far ne demek?
- 4 sözlük, 6 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
far anlamı
(I) is. Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği: "Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı." -N. Cumalı.
(I) is. Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği: "Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı." -N. Cumalı.
far anlamı
(II) is. Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün: "Uzun ve kıvırcık kirpiklerini göz kapaklarına kadar sürdüğü farla boyadı." -C. Uçuk.
(II) is. Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün: "Uzun ve kıvırcık kirpiklerini göz kapaklarına kadar sürdüğü farla boyadı." -C. Uçuk.
İngilizce - Türkçe
far anlamı
sıfat
1) uzak
2) öteki
3) öbür
4) ırak
5) mesafe katetmiş
zarf
1) uzak
2) uzakta
3) uzağa
sıfat
1) uzak
2) öteki
3) öbür
4) ırak
5) mesafe katetmiş
zarf
1) uzak
2) uzakta
3) uzağa
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
far anlamı Fr.phare
Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği." Tren, lokomotifin iki iri, korkunç farıyla üstüme doğru hızla geliyor ve ben ne yazık ki artık duvara yapışmış kertenkele de değilim." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 69. § "Hava serindi, ormanı cılızca aydınlatan birkaç araba farı ve fener ışığından başka ışık yoktu." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 295.
Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği." Tren, lokomotifin iki iri, korkunç farıyla üstüme doğru hızla geliyor ve ben ne yazık ki artık duvara yapışmış kertenkele de değilim." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 69. § "Hava serindi, ormanı cılızca aydınlatan birkaç araba farı ve fener ışığından başka ışık yoktu." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 295.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
far anlamı
Çamaşır kazanı.
Çamaşır kazanı.
*Zile -Tokat
*Yerköy -Yozgat
far anlamı
Kekliğin boğazındaki kırmızı halka.
Kekliğin boğazındaki kırmızı halka.
*Mut ve köyleri -İçel
far eş anlamlısı
düzgün
sf. 1. Doğru ve pürüzsüz, muntazam: Düzgün tahta. Düzgün yol. 2. Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam. 3. İyi: "Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil." -M. Ş. Esendal. 4. zf. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde: Düzgün konuşuyor. 5. mat. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim): Düzgün çok yüzlü. 6. is. esk. Fondöten.
sf. 1. Doğru ve pürüzsüz, muntazam: Düzgün tahta. Düzgün yol. 2. Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam. 3. İyi: "Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil." -M. Ş. Esendal. 4. zf. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde: Düzgün konuşuyor. 5. mat. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim): Düzgün çok yüzlü. 6. is. esk. Fondöten.
"far" için örnek kullanımlar
Arka far ünitesinin üzerindeki siyah maske güç izlenimini vurguluyor.
Emphasizes the impression that the rear light unit power on the black mask.
Kaynak: ensonhaber.comRenkli far kullanmam ve dudakları daha açık gösteren rujlar sürmem.
Color lipsticks do not drive that far more open to use and lips.
Kaynak: kadin.haber3.comFenerbahçe ile Atletico Madrid'in yaptığı idmanlar arasında pek far yok.
Not far from Liverpool and Atletico Madrid many of his workouts.
Kaynak: maraton.com.trFAR: Göz kapaklarına baz ürün ya da kapatıcıyla astar yapın.
FAR: kapatıcıyla product or primer on your eyelids.
Kaynak: hurriyet.com.trYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
