fasıl ne demek?
- 7 sözlük, 11 sonuç.BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü
fasıl anlamı
Türk gölge oyununda konunun ya da öykünün bulunduğu kesim. Bu kesimde Hacivat ile Karagöz'den başka, oyunun çeşitli tipleri bir konunun kapsamı içinde ortaya çıkarlar.
Türk gölge oyununda konunun ya da öykünün bulunduğu kesim. Bu kesimde Hacivat ile Karagöz'den başka, oyunun çeşitli tipleri bir konunun kapsamı içinde ortaya çıkarlar.
fasıl anlamı
Âşıkların öykü tekniğinde başlangıç bölümü.
Âşıkların öykü tekniğinde başlangıç bölümü.
BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü
fasıl anlamı
(Ort. O.) 1. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 2. Orta Oyunu'nun ikinci bölümü. Bu bölümde taklitler yer alır. Oyunun asıl bölümü budur. 3. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.
(Ort. O.) 1. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 2. Orta Oyunu'nun ikinci bölümü. Bu bölümde taklitler yer alır. Oyunun asıl bölümü budur. 3. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü
fasıl anlamı
1. Öykülere başlamadan önce yapılan sazlı başlangıç. 2. Saz ozanlarının bir araya gelerek yaptıkları müzikli ve koşuklu toplantı. 3. Karagöz oyununda, "muhavere" den sonra başlayan asıl oyun.
1. Öykülere başlamadan önce yapılan sazlı başlangıç. 2. Saz ozanlarının bir araya gelerek yaptıkları müzikli ve koşuklu toplantı. 3. Karagöz oyununda, "muhavere" den sonra başlayan asıl oyun.
Güncel Türkçe Sözlük
fasıl, -slı anlamı
is. 1. Bölüm, kısım, devre: "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." -P. Safa. 2. Dönem, devre: "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç." -Y. K. Beyatlı. 3. Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay: "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak." -H. E. Adıvar. 4. ekon. Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler. 5. müz. Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi: "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış." -A. İlhan. 6. tiy. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 7. tiy. esk. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.
is. 1. Bölüm, kısım, devre: "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." -P. Safa. 2. Dönem, devre: "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç." -Y. K. Beyatlı. 3. Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay: "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak." -H. E. Adıvar. 4. ekon. Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler. 5. müz. Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi: "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış." -A. İlhan. 6. tiy. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 7. tiy. esk. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.
Türkçe - İngilizce
fasıl anlamı
isim
1) part
isim
1) part
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
fasıl anlamı
Güldürücü, eğlendirici sözler söyleyenlere denir.
Güldürücü, eğlendirici sözler söyleyenlere denir.
İbriktepe *İpsala -Edirne
fasıl anlamı
Ayı yavrusu.
Ayı yavrusu.
Aziziye -Burdur
*Beypazarı -Ankara
fasıl anlamı
1. Bezelye. 2. Fasulye. 3. Bir çeşit yabanî ot.
1. Bezelye. 2. Fasulye. 3. Bir çeşit yabanî ot.
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Fasıl anlamı
Bolu ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Bolu ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
fasıl eş anlamlısı
bölüm
is. 1. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım: "Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." -A. Ağaoğlu. 2. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. 3. mec. Çağ, devir: "O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar." -Y. Z. Ortaç. 4. biy. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. 5. eğt. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. 6. mat. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı.
is. 1. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım: "Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." -A. Ağaoğlu. 2. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. 3. mec. Çağ, devir: "O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar." -Y. Z. Ortaç. 4. biy. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. 5. eğt. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. 6. mat. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı.
devre
(I) is. 1. Belirlenmiş zaman dilimi: "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." -A. Gündüz. 2. fiz. Çevrim.
(I) is. 1. Belirlenmiş zaman dilimi: "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." -A. Gündüz. 2. fiz. Çevrim.
devre
(II) zf. hlk. Ters, yanlış bir biçimde: "Sarıldı boynuma ağlama deyi / Hotozumu devre bağlama deyi" -Karacaoğlan.
(II) zf. hlk. Ters, yanlış bir biçimde: "Sarıldı boynuma ağlama deyi / Hotozumu devre bağlama deyi" -Karacaoğlan.
dönem
is. 1. Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot: "Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." -H. E. Adıvar. 2. Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre: Meşrutiyet dönemi. 3. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre. 4. eğt. Yarıyıl: Kış dönemi sınavları.
is. 1. Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot: "Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." -H. E. Adıvar. 2. Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre: Meşrutiyet dönemi. 3. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre. 4. eğt. Yarıyıl: Kış dönemi sınavları.
kısım
is. 1. Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim: "Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına yani onun ev hayatına geliyorum." -R. N. Güntekin. 2. Bir cinsten veya meslekten olanların tümü: "Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister." -Z. Selimoğlu. 3. Kol: Bankanın kambiyo kısmında çalışıyorum.
is. 1. Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim: "Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına yani onun ev hayatına geliyorum." -R. N. Güntekin. 2. Bir cinsten veya meslekten olanların tümü: "Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister." -Z. Selimoğlu. 3. Kol: Bankanın kambiyo kısmında çalışıyorum.
"fasıl" için örnek kullanımlar
Rakının muhabbeti ne olacak? Fasıl heyetleri, hüzzam taksimleri ne olacak?
What will be the talk Raki? Chapter committees, Hüzzam taksims what will happen?
Kaynak: blog.radikal.com.trŞimdi bunların içinden 22. fasıl ile ilgili olumlu bir yaklaşım söz konusu.
Now through them that a positive approach on Chapter 22.
Kaynak: siyaset.milliyet.com.trAkara Protokolü'nün uygulanması gerekiyor bir fasıl daha açılabilmesi için.
Akara is a need to implement the Protocol in order to open more chapters.
Kaynak: radikal.com.trAncak son 1.5 yılda fasıl açılmamasına tepki olarak yemeklere ara verilmişti.
Search for food, however, was given in response to open at the last chapter 1.5 years.
Kaynak: sabah.com.trAğırlama, Âşık fasıl ve toplantılarında birbirleriyle yeni tanışan âşıkların sazla ve sözle birbirlerini doğaçlama övmelerine verilen ad.
Kaynak: Ağırlama
Kaynak: Ağırlama
Geleneksel Karagöz oyunları mukaddime , muhavere , fasıl ve bitiş olarak dört bölümden oluşur. Mukaddime faslında oyun başlarken perdeye
Kaynak: Üç Karagöz (oyun)
Kaynak: Üç Karagöz (oyun)
İstanbul'da, restoranlarda fasıl heyetlerinde, Ferhan Şensoy tiyatrosunun müzikallerinde, Romanlar'ın ve Roman olmayanların düğünlerinde
Kaynak: Selim Sesler
Kaynak: Selim Sesler
Ziyaettin Efendi'den özel dersler aldı. Tamburi Cemil Bey 'den ve Bestenigar Ziya Bey 'den fasıl müziği bilgisi edindi. 1911 'de Sultan
Kaynak: Sadi Işılay
Kaynak: Sadi Işılay
fasıl örnek alınmıştır. Ahmed Ziyauddin Gümüşhânevî Efendi Mecmû'atu'l-Ahzâb adlı eserinde şunları söyler: Cevşenü'l-Kebir ismindeki duâ
Kaynak: Cevşen
Kaynak: Cevşen
.kukla, meddah, ortaoyunu, tuluat, köy seyirlik oyunları, aşık karşılaşmaları,baranalar, fasıl heyetleri, halk oyunları, canbazlar, ayı
Kaynak: Atlıkarınca
Kaynak: Atlıkarınca
Porfiryus, bu eserinde, beş tümel konusunu, cins, tür, ayrım(fasıl), türsel ayırım(hâssa) ve ilinek(araz) kavramlarını sistematik bir
Kaynak: Porphyrios
Kaynak: Porphyrios
F Fiil, fayda, faal, fakir, fasıl, misafir, insaf, saf, final gibi. H Hafta, haber, hüküm, hasır, hisar gibi. J Jandarma, jilet, jokey,
Kaynak: Türkçenin ses özellikleri
Kaynak: Türkçenin ses özellikleri
İnce saz, Türk müziğinde keman , ney , tambur , klasik kemençe , ut , kanun , daire gibi çalgılardan ve okuyuculardan oluşan fasıl yapan
Kaynak: İncesaz (anlam ayrımı)
Kaynak: İncesaz (anlam ayrımı)
Geçmişte ve günümüzde en önemli bir tür olarak kabul edilen Taksim, eski kaynaklarda, özellikle fasıl başlamadan önce yaratılan bir tür
Kaynak: Taksim (müzik)
Kaynak: Taksim (müzik)
Geleneksel bir üslûp içinde güzel fasıl programları sundu ve hocalık etti. 1961 yılında emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra birkaç kez
Kaynak: Fahri Kopuz
Kaynak: Fahri Kopuz
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
