Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

fasıla ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

fasıla anlamı
is. (fa:sıla) Aralık, ara, kesinti: "Kısa bir fasıladan sonra kadının sesi tekrar işitildi." -R. N. Güntekin.

Türkçe - İngilizce

fasıla anlamı
isim
1) cessation
2) interruption
3) check

fasıla eş anlamlısı

ara
is. 1. İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe. 2. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla. 3. Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi: "Son zamanlarda aralarının iyi olmadığının farkındayım." -E. Şafak. 4. Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi: "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler." -N. Cumalı. 5. Aralık. 6. sin. ve tiy. Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt. 7. sp. Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları. 8. sp. Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi. 9. sp. Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre.
Aralık
öz. is. (aralığı) Iğdır iline bağlı ilçelerden biri.
aralık
is. 1. İki şey arasındaki açıklık, mesafe: İki masa arasında bir metre aralık var. 2. Sıra, vakit: "O aralık açıkgözün biri de ayağımdan çıkan potini almış savuşmuş." -M. Ş. Esendal. 3. Uygun, elverişli durum, fırsat. 4. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. 5. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. 6. Ayakyolu. 7. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. 8. sf. Yarı açık, tam kapanmamış. 9. ekon. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. 10. fiz. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık. 11. müz. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk: Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır. 12. sp. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık.
kesinti
is. 1. Kesilen parça, kırpıntı: "Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil." -A. Ağaoğlu. 2. Bir işin bir süre için durması, inkıta, fasıla: İşimiz hiçbir kesintiye uğramadan yürüyor. 3. ekon. Ödenen bir paradan herhangi bir sebeple kesilen bölüm: Bu ücretin hiçbir kesintisi yoktur.

"fasıla" için örnek kullanımlar

Fasıla bayıldığını belirten güzel model, tef çalarak göbek atmayı da ihmal etmedi.
Chapter fainted, indicating the great model, did not neglect to belly by playing tambourine.
Kaynak: sabah.com.tr
Fransa'dan 22. fasıla yeşil ışık.
Chapter 22 the green light from France.
Kaynak: timeturk.com
Ama engeller toptan kalksa, 18 ayda, açılan 13 fasıla ilave olarak 15 fasıl daha açarız; toplam 28 eder.
But if he tries to prevent wholesale, 18 months, in addition to opening 13 Chapter 15 chapters opens the total of 28.
Kaynak: sabah.com.tr
Bakanlığa atandığı günden beri bir an dahi fasıla vermeden koşuşturmakta ve hemen her gün yeni bir icraatını açıklamaktadır.
Assigned to the Ministry busy preparing since the day without interruption, even for a moment and explain almost every day a new positive steps.
Kaynak: sabah.com.tr
Ayrıca ezber yapanlar için ayetlerin kaç kez okunacağı ve bu okuyuşlar arasında ne kadar fasıla verileceği de ayarlanabilmektedir.
Kaynak: Zekr
Ancak kendine has fasıla denen ve düz yazıdaki secileri karşılayan tarafı gayet açıktır. İşte Elmalı Merhum bu ahengi vermek
Kaynak: Hak Dini Kur'an Dili
Erken saltanat: 1830'daki küçük bir fasıla hariç. Wing başbakanı Lord Melbourne politik tecrübesi olmayan kraliçenin hayatında güçlü bir
Kaynak: Victoria (Britanya)
sonra Oxford'daki stüdyolarında yeni albüm için çalışmaya başladılar, fakat hiçbir şirketle anlaşmaları olmadığından araya bir fasıla girdi.
Kaynak: Radiohead
Bir fasıla ya da solo veya koro eserine başlamadan önce, seslendirilecek eserlerin makamına işitsel duyumu koşullandırmak amacıyla yapılan
Kaynak: Taksim (müzik)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.