Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

felek ne demek?

 - 4 sözlük, 6 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

felek, -ği anlamı
is. esk. 1. Gök, gökyüzü, sema. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans: "Felek oyun etmişti onlara, yiğitlerden ikisi uyuyakaldı." -C. Meriç. 4. Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı.

Kişi Adları Sözlüğü

Felek anlamı Köken: Ar.
Cinsiyet: Erkek
1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
Cinsiyet: Kız
1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.

Türkçe - İngilizce

felek anlamı
isim
1) fate
2) destiny

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

felek anlamı
Kayığın kolayca yüzdürülmesi ya da karaya çekilmesi için üzerine donyağı sürülen ortası kertikli ağaçlar.

Akçayır *Edremit -Balıkesir
Aliköy*Çaycuma -Zonguldak
*İnebolu -Kastamonu
-Sinop
-Samsun
*Perşembe -Ordu
*Tirebolu -Giresun
-Trabzon ve çevresi
-Rize

felek anlamı
Topaç.

Sürez, Eymir *Bozdoğan -Aydın

felek anlamı
Felek, dünya

Diyarbakır

felek eş anlamlısı

alem
is. 1. Bayrak. 2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça.
âlem
is. (a:lem) 1. gök b. Evren. 2. Dünya, cihan: "İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar." -Y. K. Beyatlı. 3. Aynı konu ile ilgili kimseler. 4. Bu kimselerin uğraşlarının bütünü: "Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu." -O. C. Kaygılı. 5. Hayvan veya bitkilerin bütünü: Hayvanlar âlemi. 6. Durum ve şartlar: Evlilik âlemi. 7. zm. Herkes, başkaları: Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun. 8. Ortam, çevre: "Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı." -H. E. Adıvar. 9. Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey. 10. Farklı davranış içinde bulunan kimse. 11. mec. Eğlence: "O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu." -O. C. Kaygılı.
baht
is. 1. Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahî iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi, kader, talih. 2. Şans: "Ben Atatürk'ü birkaç defa görmek bahtına erenlerdenim." -H. Taner.
dünya
is. (dünya:) 1. gök b. Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun. 2. Dış, çevre, ortam: "Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş." -H. C. Yalçın. 3. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu: Batı dünyası. Doğu dünyası. 4. Meslek veya iş birliği içinde bulunma, camia: Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır. 5. zm. Elgün, herkes. 6. mec. Duygu, düşünce ve hayal âlemi: "Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı." -Y. Z. Ortaç.
gök
is. 1. İçinde gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, sema, asuman, feza. 2. Yeryüzü üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, sema: "Süngülerini, çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar." -R. E. Ünaydın. 3. Gökyüzünün, denizin rengi, mavi veya yeşile çalan mavi. 4. sf. Bu renkte olan. 5. sf. hlk. Olgunlaşmamış: "Uzun süren bir kışın karları, soğukları altından fışkıran gök ekinler..." -A. Kabaklı.
sema
(I) is. (sema:) Gök: "Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." -H. C. Yalçın.
sema
(II) is. (sema:) esk. 1. İşitme, duyma. 2. Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye vb. çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin.
şans
is. 1. Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." -R. H. Karay. 2. Bir olayın olabilirliği. 3. Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum.
talih
is. (ta:lih) Şans: "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." -R. N. Güntekin.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.