fırıldak ne demek?
- 5 sözlük, 5 sonuç.BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü
fırıldak anlamı İng. pirouette Alm. pirouette Fr. pirouette
Tek ayak üzerinde fırdolayı dönme.
Tek ayak üzerinde fırdolayı dönme.
BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü
fırıldak anlamı
bakınız» fırfirik
bakınız» fırfirik
Güncel Türkçe Sözlük
fırıldak, -ğı anlamı
is. 1. Rüzgârla dönen, çember biçiminde çocuk oyuncağı. 2. Havalandırmak amacıyla oda veya mutfak pencerelerine takılan kanatlı araç. 3. Ocak veya soba borusunun iyi çekmesini sağlamak için tepesine takılan ve rüzgârın gittiği yöne dönebilecek biçimde yapılan şapka. 4. mec. Dolap, düzen, hile.
is. 1. Rüzgârla dönen, çember biçiminde çocuk oyuncağı. 2. Havalandırmak amacıyla oda veya mutfak pencerelerine takılan kanatlı araç. 3. Ocak veya soba borusunun iyi çekmesini sağlamak için tepesine takılan ve rüzgârın gittiği yöne dönebilecek biçimde yapılan şapka. 4. mec. Dolap, düzen, hile.
Türkçe - İngilizce
fırıldak anlamı
isim
1) windmill
2) weather vane
3) weathercock
4) whirligig
isim
1) windmill
2) weather vane
3) weathercock
4) whirligig
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
fırıldak anlamı
Topaç.
Topaç.
Kızılcın*Sarıoğlan Kayseri
fırıldak eş anlamlısı
dolap
is. 1. Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya: "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." -P. Safa. 2. Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen: Kuyu dolabı. 3. Dönme dolap. 4. İstanbul bedesteninde dükkân: Bedestende iki dolap tutuyor. 5. tiy. Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor. 6. mec. Düzen: Çevrilen dolabı sezdi.
is. 1. Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya: "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." -P. Safa. 2. Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen: Kuyu dolabı. 3. Dönme dolap. 4. İstanbul bedesteninde dükkân: Bedestende iki dolap tutuyor. 5. tiy. Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor. 6. mec. Düzen: Çevrilen dolabı sezdi.
düzen
is. 1. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. 2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. 3. Yerleştirme, tertip: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." -R. N. Güntekin. 4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. 5. mec. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. 6. mec. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. 7. mec. Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." -E. E. Talu. 8. müz. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. 9. top. b. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri: "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." -N. Meriç. 10. hlk. Alet edevat takımı. 11. hlk. Bez dokuma tezgâhı.
is. 1. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. 2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. 3. Yerleştirme, tertip: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." -R. N. Güntekin. 4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. 5. mec. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. 6. mec. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. 7. mec. Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." -E. E. Talu. 8. müz. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. 9. top. b. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri: "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." -N. Meriç. 10. hlk. Alet edevat takımı. 11. hlk. Bez dokuma tezgâhı.
hile
is. (hi:le) 1. Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika: "Gayet basit bir hile ile, saflığından istifade ederek işi başardı." -R. H. Karay. 2. Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma: Bu sütte hile var.
is. (hi:le) 1. Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika: "Gayet basit bir hile ile, saflığından istifade ederek işi başardı." -R. H. Karay. 2. Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma: Bu sütte hile var.
"fırıldak" için örnek kullanımlar
Söz konusu ödev için tüm Fırıldak ailesi seferber olmuştu.
All Pinwheel family had been mobilized for the assignment in question.
Kaynak: stargundem.comBizler hiçbir zaman birileri gibi fırıldak olmayacağız.
We never like someone will not windmill.
Kaynak: haberler.comCamide bağırarak koşmak ve midesi bulanana kadar fırıldak gibi dönmek dışarıda sek sek oynamaktan daha zevkliydi.
Such as the mosque, shouting, running and return to the windmill until his stomach bulanana playing hopscotch outdoors more enjoyable.
Kaynak: risaleajans.comGökadanın yüzü tam olarak Dünya 'ya dönüktür, böylece fırıldak yapısı ve çoklu kolları mükemmel bir şekilde görülebilmektedir.
Kaynak: NGC 5247
Kaynak: NGC 5247
Yelkenin dönmesine yardımcı olmak ve rüzgara karşı dönmesini sağlamak amacıyla bazılarında fırıldak bulunmaktadır. veya çift fırıldak ise
Kaynak: John Wallis Titt
Kaynak: John Wallis Titt
svg Blok Kayık Pirildak Kara kurbağa Planör LWSS Pulsar Blok ve kayık hareketsiz yaşam, "fırıldak" ve kara kurbağa" çift fazlı osilatör, ve
Kaynak: Conway'in Hayat Oyunu
Kaynak: Conway'in Hayat Oyunu
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
