akort is. 1.
müz. Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar, düzen. 2.
müz. Armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi. 3.
mec. Uyum.
dolap is. 1. Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya:
"Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." -P. Safa. 2. Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen:
Kuyu dolabı. 3. Dönme dolap. 4. İstanbul bedesteninde dükkân:
Bedestende iki dolap tutuyor. 5.
tiy. Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor. 6.
mec. Düzen:
Çevrilen dolabı sezdi. hile is. (hi:le) 1. Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika:
"Gayet basit bir hile ile, saflığından istifade ederek işi başardı." -R. H. Karay. 2. Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma:
Bu sütte hile var. komplo is. (ko'mplo, l ince okunur) Düzen:
"Komplo keşfedilerek isyanın önü alınmıştır." -F. R. Atay.
konsept is. 1.
fel. Kavram. 2. Anlayış, görüş. 3. Tarz. 4. Düzen.
nizam is. (niza:mı) 1. Düzen:
"Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar." -O. S. Orhon. 2. Kural:
"Şimdi, eski sıralar bozuldu, yeni sıralar, yeni nizamlar gelinceye kadar böyle olacak!" -M. Ş. Esendal.
rejim is. 1. Yönetme, düzenleme biçimi, düzen:
"Hiç kimse Türkiye'de normal, sürekli ve dengeli bir basın rejimi yaşamış olduğunu iddia edemez." -B. Felek. 2. Diyet:
"Sıkı bir rejim takip etmelidir." -R. H. Karay. 3. Bir devletin yönetim biçimi:
"Birinci Dünya Harbi'nden beri dünyanın temellerini sarsan totaliter rejimlerin hiçbiri lehinde beyanatta bulunmuş değildir." -H. E. Adıvar. 4.
coğ. Akarsu debisinin yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümü.
sistem is. 1. Düzen:
"Açıklamasının arkasına yeni bir ücretlendirme sistemi getirdiğini ekledi." -L. Tekin. 2. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni:
"Servet, nasıl kazanılmış olursa olsun, onun kontrolüne girecek rejim ve sistem memleketi mahvedecektir." -H. E. Adıvar. 3. Yol, yöntem:
Eski bir sistem. 4. Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat:
Fren sistemi. 5. Model, tip:
"... son sistem, pırıl pırıl bir rotatif almışlar." -Y. Z. Ortaç. 6.
fel. Dizge.
tertip is. 1. Uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama. 2. Düzenleniş, sıralanış biçimi, kombinasyon:
Mutfağın yeni tertibi güzel olmuş. 3. Düzenleme:
"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." -Atatürk. 4.
tıp Doktorun hastaya verdiği ilaç düzeni. 5. Dizgi. 6.
mec. Hile, düzen, komplo. 7.
ask. Askere alınma dönemi.
uyum is. 1. Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk:
"Gerçekten de sonsuz bir sessizlik, bir uyum, bir şiir sarmıştı ortalığı." -N. Araz. 2. Toplumsal çevreye veya bir duruma uyma, uyum sağlama, intibak, entegrasyon. 3.
biy. Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat. 4.
dil b. Ortak özellikleri açısından sesler arasındaki uygunluk, harmoni.
yerleştirme is. 1. Yerleştirmek işi:
"Sözünü ettiği her hayvanı bu sınıflardan birine yerleştirmeye eğilimlidir." -N. Uygur. 2. Yurtlandırma, iskân.