filiz ne demek?
- 9 sözlük, 10 sonuç.
BSTS / Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Terimleri Sözlüğü
filiz anlamı İng. tendril
Bitkilerin yapraklı sürgün ve diğer uzantılar gibi olgunlaşmamış toprak üstü kısımları.
BSTS / Kimya Terimleri Sözlüğü
BSTS / Metalbilim İşlem Terimleri Sözlüğü
filiz anlamı İng. ore Alm.Erz Fr. minerai
Elementlerin doğada bileşik ve katışık olarak bulunan kütlesi.
BSTS / Yerbilim Terimleri Sözlüğü
filiz anlamı İng. ore Osm.maden Alm. Erz Fr. minerai
Mineralbilimde, bileşiminde metal bulunan, metalimsi parıltısı ve yüksek yoğunluğu ile kendini belirten mineral topluluğu.
Güncel Türkçe Sözlük
filiz anlamı
(I) is. Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün: "Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." -Y. Kemal.
filiz anlamı
(II) is. jeol. Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği: Demir filizi. Bakır filizi.
Kimya Terimleri Sözlüğü
filiz anlamı İng. ore Osm.cevher Alm. Erz Fr.mineraux, minerai
Yeryüzü maddeleri ile birlikte karışım halinde bulunan, içinde faydalı maddeler ihtiva eden doğal mineral madde, cevher.
Kişi Adları Sözlüğü
Filiz anlamı Köken: Rum.
Cinsiyet: Kız
1. Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün. 2. İnce uzun, zayıf, narin kız.
Türkçe - İngilizce
filiz anlamı
isim
1) sprout
2) shoot
3) ore
4) bud
5) burgeon
6) tendril
7) button
8) rod
9) sprig
10) offshoot
11) outgrowth
12) spray
13) cion
14) growth
15) spine
16) tiller
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
filiz anlamı Rum.filisa
Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün:§ "Geniş çerçevenin kenarını süsleyen filizlerle sarmaşıklara yapışmak istedi." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 35. § "Çocukluk, ilk gençlik, ev, ev yemeği, güven, umut, her sabahla yeniden filizlenen düşler" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 23. § "Cemiyette Ausière gibi filiz süren dehalara lazım olan şey başı boş bir yaşama hakkı değil." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 174. § "Bir ağacın kökünden çıkan filizler bile her ne kadar kısırda olsalar, siz şayet onları boş bir toprağa uygunca dikerseniz mahsuldar olurlar." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. XII, 24. § "Dünyanın en zalim, en canavar ruhlu insanı dahi, tabiatın buradaki mükemmel ahengi karşısında yüreğinde beşeri duyguların filizlendiğini hissetmek mecburiyetinde kalacaktır." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 105. § "Nice günlerden sonra filiz sürer, çiçek açar, ummadığınız bu zenginlikle sizi şaşırtıverir." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 71
filiz eş anlamlısı
sürgün is. 1. Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse:
"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz." -R. H. Karay. 2. Sürülme işi, nefiy:
"Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu." -R. N. Güntekin. 3. Bir kimsenin sürüldüğü yer:
"Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında." -Y. Z. Ortaç. 4. Bir bitkide yeni süren filiz. 5. İshal.
"filiz" için örnek kullanımlar
Filiz ise Bahar'ın işi bıraktığını öğrenince çok mutlu oldu.
Alice was very happy to learn you quit the Bahar.
Kaynak: stargundem.com Biz ne kadar geçmişimize, köklerimize sahip çıkarsak o kadar güçlü
filiz veririz.
What are we up our past, if we have our roots so strong that we will sprout.
Kaynak: haber.stargazete.comPsk.
Filiz KAYA tarafından SUNUM yapılacaktır.
Psychologist. Filiz Kaya made by the PRESENTATION.
Kaynak: aktuelpsikoloji.comFiliz; bu yıl Dünya Kadınlar Günü'nde makarna severler ve kadınlar için çok özel sürprizler hazırladı.
Filiz; pasta lovers and women in this year's International Women's Day has prepared a very special surprises.
Kaynak: haberler.com Yeni sürgün, küçük, körpe dal ve yaprağa; taze ağaç ve çiçek fidan ına; jeoloji de maden ocağından çıkarılan bileşiğe
filiz denir.
Kaynak: Filiz