frak anlamı Fr.frac
Resmî törenlerde giyilen uzun etekli, eteğinin arkası beline kadar yırtmaçlı, siyah erkek ceketi ve takımı."
Opera'daki tuvaletli, fraklı insanlar da başlarını bizden yana çevirmiş, bakıyorlar." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 142. § "
Baloya gitmek için frak mı giymek doğrudur." -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca, 49. § "
Kabında kafa yerine kocaman küre taşıyan fraklı bir insan gövdesi görünüyordu." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 8. §
"Belediye reisi, uzun ve biçimli vücuduna çok iyi giden yeni frakı, yakasındaki rozet ve göğsündeki nişanıyla mütemadiyen oradan oraya koşuyor…" -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 50. §
"Tanzimat'tan sonra inkılap lisanımızda frağın İstanbul'u şekline, binişin de sako hâline, pardösü değil ama ..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 176. §
"Ben bir miras fırtınasında yaptırdığım 14 kat kostümü satmış, tek bir frakla kalmıştım." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 68. § "
Şimdi frakımı ve şapkamı giyimde görün beni" dedi." -Orhan Pamuk
, Cevdet Bey ve Oğulları, 378. § "
Ufacık, saçları kocaman kurdelelerle örülmüş, beyaz tafta tuvaletli bir Ümid; ince uzun boynu kalabalık gözleriyle; fraklar giydirilmiş, tombul oğlan çocuklarının kolları arasında, dans ediyordu." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 359. § "
Onlar sanki iki ayrı ülkenin, iki ayrı çağın kelimeleridir, onları yan yana getirmek frak üzerine yatağan kuşanmıya benzer." -Nurullah Ataç, Günlerin Getirdiği~Sözden Söze, 106.