futbol anlamı
bakınız» ayaktopu.

futbol anlamı
is. sp. Topu, kafa veya ayak vuruşları ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan ve on birer kişilik iki takım arasında oynanan top oyunu, ayak topu: "Bu sorunun içinde, futbolumuz dâhil, irdelenmesi gerekli pek çok şey var." -A. Ağaoğlu.

futbol anlamı
isim
1) football
2) soccer
3) association football
4) footer
sıfat
1) soccer

futbol anlamı İng.football
Topu, kafa veya ayak vuruşları ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan ve on birer kişilik iki takım arasında oynanan top oyunu, ayak topu:§ "Futbol maçlarının boks güreşlerinin hikâyesini dinliyordum." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri ayarlama Enstitüsü, 28. § "Bir takım, burada futbol ( top oyunu ) oynuyor." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 107. § "Bak, bacağın iyi olsun futbol oynayacaksın!" -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 103. § "İki gözüm o mahkeme futbol oyunu gibi bir şeydir." -Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Muhasebecisi, 69. § "Emin Efendi vasıtasıyla İstanbul'dan getirdiğim futbol topunu ayaklarının arasına salıverdim." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 15. § "İlk futbol ekibinden yetişme ve şövaleresk mizaçlı Tahsin Nahit önde olmak üzere bir Fecr-i Atiler grubu, hemen o dergi idarehanesine girmiş." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 37. § "Sırtını futbolcuya vermiş, ihtiyar babanın kellesiyle bir top oynamak sevdasındasın!" -Necip Fazıl Kısakürek, Ahşap Konak, 254. § "Böyle yaşayacak, büyük olasılıkla da yaşam boyunca borsa, futbol, magazin ve birkaç aşktan başka konuya dokunmadan yaşlanıp ölecekti." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 252. § "Günlerdir beklenen bir futbol maçının bilinen oyuncularını dinleyicileri iştahlandırmak için ağır ağır okuyan radyo spikeri gibi saydı." -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 32. § "Ayaktopunda (futbolda) olduğu gibi."-Nurullah Ataç, Prospero ile Caliban, 132. § "Dış fırçalıyorum diye lavaboyu inmiş, odanın yarısını suyla batırmış, artık ayaklarını dahi kullanamayan eski futbolcu, yeni hergele Dündar." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 342.