Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

gaga ne demek?

 - 8 sözlük, 13 sonuç.

BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü

gaga anlamı İng. beak Osm. minser Alm. Schnabel Fr. bec
Kuşların keratinden oluşan, şekli, büyüklüğü, rengi türlere göre değişen bir ağız uzantısı.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

gaga anlamı Osm. minkar Fr.bec
(zooloji)

BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü

gaga anlamı
Çorap şişinin ucundaki kertik. (İnönü -Eskişehir)

BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü

gaga anlamı İng. beak Alm. Schnabel Fr.bec
Genel olarak kuşlarda ağızın bir uzantısı halinde bulunan, biçim ve büyüklüğü değişik olabilen keratin yapılar.

BSTS / Zootekni Terimleri Sözlüğü

gaga anlamı İng. beak
Kuşların ağızlarında sert çıkıntı yapan kısım.

Güncel Türkçe Sözlük

gaga anlamı
is. 1. Genellikle kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında, katı ve çıkıntılı organ: "Kuşların boyu, ağacın boyuyla hemen hemen aynıydı; gagaları üst dallara değiyordu." -A. Ağaoğlu. 2. argo Ağız: Gaganı kapa!

İngilizce - Türkçe

gaga anlamı
sıfat
1) deli
2) bunak
3) moruk
4) aptal

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

gaga anlamı
1. Ağabey. 2. Küçük kardeş. 3. Erkek
gaga anlamı
Meyve ve kuru yemiş (Çocuk dilinde).

-Balıkesir
*Kurşunlu -Çankırı
Haçavera *Maçka -Trabzon
Zellice *Sankamış, *Iğdır -Kars
Tutmaç, *Gürün, *Zara -Sivas

gaga anlamı
Yumurta (çocuk dilinde).

*Edremit -Balıkesir
*Artova -Tokat
*Ağın, *Keban -Elâzığ
*Arapkir -Malatya

gaga anlamı
< ET kak: Kuru yemiş (Erzincan merkez)
gâga anlamı
Karga

Güney-Batı Anadolu

gaga anlamı
< ET kak: kuru yemiş (daha çok çocuk dilincedir)

gaga eş anlamlısı

ağız
(I) is. 1. anat. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. 2. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü: Küçük bir ağız. 3. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı: "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı." -H. R. Gürpınar. 4. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap: Çay ağzı. 5. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı: Körfezin ağzı. 6. Çıkış yeri: "Şimdi tünelin ağzında değilim artık." -A. Ağaoğlu. 7. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. 8. Kesici aletlerin keskin tarafı: "Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı." -R. H. Karay. 9. Üslup, ifade biçimi: "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler." -T. Buğra. 10. Uç, kenar: Topun ağzında. Uçurumun ağzında. 11. dil b. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili: "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu." -S. F. Abasıyanık. 12. müz. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
ağız
(II) is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü.

"gaga" için örnek kullanımlar

Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır.
After the claws and beak Beak pull of the new.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr
Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkartır.
Its beak beak and claws of this new clean off after exiting the extracts.
Kaynak: bursahakimiyet.com.tr
Yürüyemiyor. Gaga, Twitter'daki 34 milyon takipçisine, "Bir süre sahnelerde yokum" diye yazdı.
Can not walk. Peck, 34 million trackers on Twitter, "I'm not scene for a while," he wrote.
Kaynak: takvim.com.tr
Gaga ve mahmuz kesimi yapılmaz.
Gaga and spur cutting is not performed.
Kaynak: bolugundem.com

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.