gar anlamı Fr.gare
Demir yolu ile yolculuk edenlerin ihtiyaçlarının geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu: § "
'Yarın Haydarpaşa Garı'nda, saat üçte" diye yazdı." -Peyami Safa, Şimşek, 48. § "
Yarın sabah erkenden Haydarpaşa Garı'nda olabilirim." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 17. § "
Haydarpaşa garının gotik binaları, siyah fabrika bacaları, incecik demir direkler üstüne tutturulmuş çinko sundurmaları manzarayı örttü." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hikâyeler, 24. § "
Haydarpaşa ve Sirkeci garları her gün..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 19. § "
Ve garda tren saatini beklemek için bir köşeye sindi." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 31. § "
Taamdan sonra doğru gara giderek ve bindiği trende sabaha kadar uyumayarak..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 124. § "
Haydarpaşa garı'nın koyu esmer yığını hizasından Marmara'ya baktım." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 91. §
"Tren Eskişehir garına girerken, kimsecikler görünmeyen istasyon meydanını göstererek dedi ki…" Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 195. § "
Gar otelleri, yabancı rıhtımlar, serüvenler mi kuruyor , ne ?" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 403.