kar ne demek?
- 8 sözlük, 15 sonuç.BSTS / Coğrafya Terimleri Sözlüğü
kar anlamı İng. snow Alm. Schnee Fr. neige
Havadan ak, ince taneli buz kırılcaları biçiminde ya da lapa lapa yağan, sıcaklık koşulları elverişli ise yerde biriken su buğusu, bakınız» yağış.
Havadan ak, ince taneli buz kırılcaları biçiminde ya da lapa lapa yağan, sıcaklık koşulları elverişli ise yerde biriken su buğusu, bakınız» yağış.
BSTS / Gökbilim Terimleri Sözlüğü
kar anlamı İng. snow Osm. berf Alm. Schnee Fr. neige
Billûrlaşmış, beyaz lapalar halinde yağan donmuş su buğusu.
Billûrlaşmış, beyaz lapalar halinde yağan donmuş su buğusu.
BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü
kâr anlamı İng. profit
Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay.
Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
kar anlamı Fr. neige
(coğrafya)
(coğrafya)
Divanü Lügati't-Türk
kar anlamı
kar
kar
Güncel Türkçe Sözlük
kar anlamı
is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." -T. Buğra.
is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." -T. Buğra.
kâr anlamı
is. (kâ:rı) 1. alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. 2. İş. 3. mec. Yarar, fayda: Bundan benim hiçbir kârım yok. 4. ekon. Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. 5. tic. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark.
is. (kâ:rı) 1. alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. 2. İş. 3. mec. Yarar, fayda: Bundan benim hiçbir kârım yok. 4. ekon. Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. 5. tic. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark.
Türkçe - İngilizce
kar anlamı
isim
1) snow
isim
1) snow
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
kar anlamı
Sürme, rastık.
Sürme, rastık.
-Çorum
-Yozgat
kar anlamı
Sağır.
Sağır.
*Iğdır, Bayburt *Sarıkamış -Kars
-Bitlis
*Erciş, -Van
kâr anlamı
Sağır.
Sağır.
*Iğdır, Bayburt *Sarıkamış -Kars
-Bitlis
*Erciş, -Van
kar anlamı
Kar (bakınız» gar)
Kar (bakınız» gar)
kar anlamı
( < Far. kâr) Kâr.
( < Far. kâr) Kâr.
kâr anlamı
Kâr, bakınız» kar
Kâr, bakınız» kar
kar anlamı
Kar// kar buz: don, soğuk, bakınız» kar kiş // kar kiş: bakınız» kar buz// kar tipi: kar ve tipi
Kar// kar buz: don, soğuk, bakınız» kar kiş // kar kiş: bakınız» kar buz// kar tipi: kar ve tipi
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
kar eş anlamlısı
fayda
is. Yarar: "Biz bu işlerde fayda görmedik." -A. Kulin.
is. Yarar: "Biz bu işlerde fayda görmedik." -A. Kulin.
iş
is. 1. Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma: "İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir değer yaratan emek. 3. Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev: "Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim." -Ö. Seyfettin. 4. Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü: İşler durgun. 5. Kamu yararına yapılan işler: Güvenlik işleri. 6. Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma: Bu evin işi çok. 7. Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek: "Sonunda bir iş buldum." -S. F. Abasıyanık. 8. İş yeri: "Kalk yavrum, işe geç kalacaksın." -S. F. Abasıyanık. 9. Ticari anlaşma, alışveriş. 10. Herhangi bir maksatla kurulan düzen: "İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 11. Bazı deyimlerde "yarar, çıkar" anlamında kullanılan bir söz: O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez. 12. Yapılan şey, davranış: Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım. 13. Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey: "Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü." -M. Ş. Esendal. 14. Emek, işçilik, ustalık: Bu örtü, işi ağır bir örtüdür. 15. İşlem: İşimi görmediler. 16. Sorun, konu, mesele, maslahat: "Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı." -H. C. Yalçın. 17. Gizli neden veya maksat: "Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti." -R. H. Karay. 18. Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış: Bu, bir zevk işidir. 19. fiz. Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç: Erg, jul, kilogrammetre, vat saat, kilovat saat iş ve enerji birimleridir.
is. 1. Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma: "İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir değer yaratan emek. 3. Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev: "Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim." -Ö. Seyfettin. 4. Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü: İşler durgun. 5. Kamu yararına yapılan işler: Güvenlik işleri. 6. Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma: Bu evin işi çok. 7. Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek: "Sonunda bir iş buldum." -S. F. Abasıyanık. 8. İş yeri: "Kalk yavrum, işe geç kalacaksın." -S. F. Abasıyanık. 9. Ticari anlaşma, alışveriş. 10. Herhangi bir maksatla kurulan düzen: "İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 11. Bazı deyimlerde "yarar, çıkar" anlamında kullanılan bir söz: O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez. 12. Yapılan şey, davranış: Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım. 13. Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey: "Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü." -M. Ş. Esendal. 14. Emek, işçilik, ustalık: Bu örtü, işi ağır bir örtüdür. 15. İşlem: İşimi görmediler. 16. Sorun, konu, mesele, maslahat: "Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı." -H. C. Yalçın. 17. Gizli neden veya maksat: "Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti." -R. H. Karay. 18. Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış: Bu, bir zevk işidir. 19. fiz. Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç: Erg, jul, kilogrammetre, vat saat, kilovat saat iş ve enerji birimleridir.
yarar
is. 1. Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj: "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." -A. İlhan. 2. Çıkar: Kızılay yararına bir balo. 3. sf. Yarayan, elverişli, uygun: "Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır." -Y. K. Beyatlı.
is. 1. Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj: "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." -A. İlhan. 2. Çıkar: Kızılay yararına bir balo. 3. sf. Yarayan, elverişli, uygun: "Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır." -Y. K. Beyatlı.
"kar" için örnek kullanımlar
Hatta Balıkesir ve Bursa merkezde de Cumartesi gecesi kar yağabilir.
Even snow can fall on a Saturday night in the Balıkesir and Bursa city center.
Kaynak: gundem.milliyet.com.trFestival'de, folklor, kayak yarışı, kar güreşi de yapıldı.
Festival, folklore, ski race, snow, wrestling was also performed.
Kaynak: haber3.comŞirket uçun zamandır ödenmesi gereken kar payı dağıtımını gerçekleştirebilir.
The company can perform the distribution of dividends to be paid while fly.
Kaynak: haber.gazetevatan.comKar yağdığını ve zeminin buz tuttuğunu düşünürsek bu gerçekleşmesi zor bir plan.
Snow is falling and the ground keeps the ice hard to think of a plan to make this happen.
Kaynak: medyafaresi.comKar, bir yağış çeşididir. Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen hepsi altı köşelidir. Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin
Kaynak: Kar
Kaynak: Kar
Kar gözlüğü, kar dan ve buz dan yansıyan güneş ışıklarından göz leri koruyup kar körlüğü ne uğramamak için takılan koruma gözlüğü .
Kaynak: Kar gözlüğü
Kaynak: Kar gözlüğü
Kar ayakkabısı, kar üzerinde batmadan rahat yürüyebilmek için dıştan ayakkabı altına kenetlenen ayak giyeceği . Ağırlığı kar yüzeyine
Kaynak: Kar ayakkabısı
Kaynak: Kar ayakkabısı
Kar parsı (Uncia uncia, eskiden Panthera uncia), kar leoparı olarak da bilinir, kedigiller (Felidae) familya sının Uncia cins inin tek
Kaynak: Kar parsı
Kaynak: Kar parsı
Kar kekliği ya da kar tavuğu, ak keklik (Lagopus), sülüngiller familyasınnın orman tavukları alt familyasından Kuzey yarıküre nin soğuk
Kaynak: Kar kekliği
Kaynak: Kar kekliği
Kar körlüğü, çoğunlukla kar veya buzdan, az olarak da deniz veya kumdan yansıyan parlak güneş ışığının morötesi (UV) ışınlarının korumasız
Kaynak: Kar körlüğü
Kaynak: Kar körlüğü
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
