dağınık sf. 1. Geniş bir alana yayılmış olan. 2. Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız. 3. Düzeni bozuk, düzensiz, karışık:
"Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu." -P. Safa. 4. Hoş görünmeyen, uyumsuz:
"Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz, dağınık kıyafetle, kocasına bile görünmez bir kadın." -M. Ş. Esendal. 5.
mec. Düşüncelerini toparlayamayan:
Şu anda kafam çok dağınık. düzensiz sf. 1. Düzeni olmayan veya düzeni bozuk, karışık, tertipsiz, intizamsız, gayrimuntazam:
"Parasız, arkadaşsız, huzursuz, düzensiz, yan aç yarı tok bir yaşam sürdürüyorduk." -A. Kutlu. 2. Sistemsiz.
gelişigüzel sf. (gelişi'güzel) 1. Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin:
"Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir." -N. Cumalı. 2.
zf. Üstünkörü:
"Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı." -P. Safa.