Gerekli ihtimamı, dikkati maksimum seviyede göstererek
acele etmektir.
The required diligence, showing the maximum level of attention to hurry.
Kaynak: kanalahaber.comFinlandiyalı Bakan: Bulgaristan ve Romanya'nın AB üyeliğinde
acele ettik.
Finnish Minister: Bulgaria and Romania's EU membership have to rush.
Kaynak: euractiv.com.trFakat ihtiyacımız olmadığını düşünürsek,
acele hareket etmeyeceğiz.
However, we think that we need, we will not rush move.
Kaynak: haber.stargazete.comOysa bu şartlarda doğru olan şu sözdür: "Hayırlı işlerde
acele ediniz."
However, this promise is true under these conditions: "Please hurry up good deeds."
Kaynak: haberturk.comBu durumda Şah Abbas'ı
acele iki görev bekliyordu. Hükümdarlığın otoritesini yeniden kurmak ve gerek Osmanlı gerek Özbek askerlerini İran
Kaynak: I. AbbasPostanelerde posta ile ilgili
acele posta, havale, koli gönderme ve teslim edilmesi gibi işlemler de yapılmaktadır. Yakın dönemde
Kaynak: PostaneGeri kafalı, bağnaz ve ırkçı bir Fransız olan Victor Pivert (Louis de Funès) kızının düğününe yetişmek için
acele ederken kendisini iktidar
Kaynak: Papaz Kaçtı (film)Wayne böylesine başarılı bir albümün ardından, aynı başarıyı devam ettirememesi muhtemel bir başka albüm çıkarmakta
acele etmek istemiyordu.
Kaynak: Tha Carter IVyüzyılda yazdığına göre, şehirden yaklaşık 65 km uzakta inşa ettirdiği sur duvarı çok uzundu ve
acele yapıldığından yeteri kadar güçlü
Kaynak: Anastasios Suru