alınmak (nsz, -e) 1. Alma işi yapılmak:
"Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş." -H. R. Gürpınar. 2. Elde edilmek:
"Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak." -H. R. Gürpınar. 3.
(-den) Uyarlanmak. 4.
(-e, -den) mec. Bir sözün, bir davranışın kendisine söylediğini veya yapıldığını sanarak incinmek, kırılmak.
darılmak (nsz) 1. Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek:
"Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?" -Ö. Seyfettin. 2. Gücenmek, kırılmak, alınmak, incinmek:
"Sinirlenmek, darılmak, kin taşımak ne olduğunu bilmezdi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Azarlamak, paylamak.