gösteriş is. 1. Gösterme işi. 2. Başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için birinin yaptığı yapay davranış, çalım, kurum:
"Eski hayat baştan başa bir nümayiş ve gösteriş hayatı idi." -A. Haşim. 3. Göze çarpıcı nitelik, göz alıcılık:
Bu yapının hiç gösterişi yok. 4. Görkem.
güzellik is. 1. Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün:
"Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye." -E. Şafak. 2. Okşayıcı söz veya davranış, iyilik, yumuşaklık:
Onu sertlik değil, güzellik yola getirir. 3. Ahlak ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey. 4. Güzel olan bir kimsenin niteliği:
"Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa." -Âşık Veysel.