amazon anlamı Fr.amazone
1. Savaşa katılan kadınlara eski çağların Amazonlarına benzetilerek verilen san: §
"… ora kadınlarının Amazonları gibi vücudun Tam biçimini gösterecek derecelerde sımsıkı olup…" -Ahmet Midhat Efendi, Gürcü Kızı Yahut İntikam, 180. §
"Diğer tarafında altı yedi bin amazon devr ve seyrediyor." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 95. §
"Büyükdere yolunda ecnebi amazonlara tesadüf ettikçe hasedinden erirdi." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 34. §
"O gün amazonları seyrediyordum." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri I, 226. 2. Ata binen kadın: §
"Ertesi gün prens bir amazon kostümü verdi, ta ki beygirle gezerken kendisine yoldaşlık etsin." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 91. §
"Bir labirent kadar çapraşık yollarda muttasıl dolanıp duran ekipajlar, amazonlar sirk meydanlarındaki oyunları ve oyunbazları hatırlatmaktadır." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 62. § "
Eski Türklerde kadınlar umumen amazon idiler." -Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, 266. 3. Uzun ve bol etek: §
"Esmer güzeli vapurdayken labis bulunduğu şapkayı, eldivenleri ve hatta amazonu ve onun altındaki korsayı çıkarmıştı da yalnız açık yeşil gron eteklik üzerine genişçe, paltomsu bir şey giymişti." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 41.