gulgule anlamı is. esk. Gürültü, şamata: "Kürekçilerin zincir gürültüleri saz ve hanendenin çıkardığı seslerle birbirine karışır, ortalığı büyük bir gulgule kaplar." -S. Birsel.
gulgule eş anlamlısı
gürültü is. 1. Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata: "Gemi baş döndüren bir gürültüyle indi sulara." -Ç. Altan. 2. mec. Birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma: İşçiler arasındaki gürültü.
şamata is. Gürültü, patırtı: "Bu berbat şamata arasında yarım saat kadar bekledim." -O. C. Kaygılı.
"gulgule" için örnek kullanımlar
(1) Allahın hikmeti 1058 senesi Recebinin onsekizinci cumartesi günü sabah vakti İstanbul içinde bir gulgule olup bütün asker taifesi ve Kaynak:Bağlarbaşı, Geyve