benlik is. 1. Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet:
"Küçük veya büyük çapta ama mutlaka dürüst, namuslu bir iş adamı olmak hırsı bütün benliğini sardı." -T. Buğra. 2. Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur.
büyüklenme is. Kendini büyük gösterme, kibir:
"Başta delikanlılar, çoğunun oturuşunda bir büyüklenme var." -T. Buğra.
çalım is. 1. Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka:
"Sözlerini tartarak konuşuyorlarsa çalımlarından değil bu." -N. Uygur. 2. Kılıcın keskin yanı. 3. Menzil, erim:
Kurşun çalımı. Göz çalımı. 4. Biraz benzeme, andırma. 5.
den. Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. 6.
sp. Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi.
kibir is. Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur:
"Kibirden vazgeçersek sevimli oluruz." -C. Meriç.
kurum(I)
is. Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is:
"Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." -Halikarnas Balıkçısı.
kurum(II)
is. huk. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese:
Türk Dil Kurumu. kurum(III)
is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür:
"Sokakta bir sadrazam kurumu ile yürür." -H. E. Adıvar.
övünme is. Övünmek işi, kıvanç, iftihar:
"Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu." -A. Kutlu.