taşımak (-i) 1. Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek:
"Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." -S. F. Abasıyanık. 2. Üstünde bulundurmak:
"Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı." -Y. K. Beyatlı. 3. Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek:
"Değirmenin üstünde ise değirmen koluyla birleşen çarkı taşıyan bir çanak bulunur." -S. Birsel. 4. Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak. 5.
(nsz) Giymek:
"Devlet üniforması taşıyordu." -H. Taner. 6. Sahip olmak, özellik olarak bulundurmak. 7.
mec. Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek. 8.
(nsz) mec. Duymak, hissetmek:
"İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar." -T. Dursun K.
uygun olmak1) isabetli, yerinde olmak:
"Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu." -S. F. Abasıyanık. 2) bağdaşmak; 3) sakıncalı görülmemek.