doyurmak (-i) 1. Açlığını gidermek:
"Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım." -S. F. Abasıyanık. 2. Geçindirmek, yaşamasını sağlamak:
Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir. 3. Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak. 4.
mec. Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek:
"Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur." -S. Birsel. 5.
mec. Para yedirmek. 6.
fiz. Doyma durumuna getirmek.