Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

harıldamak ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

harıldamak anlamı
(nsz) 1. Gürültüyle ve sürekli olarak akmak. 2. Yanmak. 3. Çalışmak.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

harıldamak anlamı
Yanmak.

Feyziye *Karamürsel -Kocaeli

harıldamak eş anlamlısı

çalışmak
(nsz) 1. Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak: Bu eser için üç yıl çalıştım. 2. Herhangi bir iş üzerinde olmak. 3. İşi veya görevi olmak, bulunmak: "İnşaatlarda çalışan işçiler birer ikişer inşaatların kapılarından geri dönüp geldiler." -L. Tekin. 4. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak. 5. (-e) Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak: "Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim." -R. H. Karay. 6. (-e) Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek: "Dar ve sapa yollardan hızla yürümeye çalışıyorduk." -A. H. Tanpınar.
yanmak
(nsz) 1. Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak: "Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir..." -Anayasa. 2. Ateş durumuna geçmek, tutuşmak: Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3. Isı, ışık veren bir konuma geçmek: "Gece oldu ışıklar yandı, yatsı vakti geldi." -M. Ş. Esendal. 4. Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek: Yemek yandı. Ekmek yandı. 5. Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak: Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı. 6. Vücut veya nesnelerin ısısı artmak: "Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar." -Y. Z. Ortaç. "Odamız yaz günleri çinkodan damın altında yanar durur." -O. V. Kanık. 7. Parlamak, parıldamak: "Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor." -F. R. Atay. 8. Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek: Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış. 9. Yanık acısına benzer bir acı duymak: Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı. 10. Kendini göstermek, çabalamak: "Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar." -R. N. Güntekin. 11. mec. Çok üzülmek: Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum. 12. mec. Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek. 13. mec. Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek: Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı. 14. mec. Zarara, kötülüğe uğramak: "Maazallah, birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü." -H. Taner. 15. mec. Çocuk oyunlarında oyun dışı olmak. 16. mec. Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak: "Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum." -S. M. Alus.

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.