tuvalet
is. 1. Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi: "Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim." -P. Safa. 2. Abiye: "Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet." -T. Buğra. 3. Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne. 4. Sidik veya dışkı. 5. İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane: "Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz." -F. R. Atay.

Bu tuvalet türünün olduğu yerde "hela taşı" adı verilen seramik bulunur. Güney Çin , Japonya , Fransa , İtalya , Türkiye , İran , Pakistan
Kaynak: Alaturka tuvalet

WC, hela, abdesthane, ayakyolu, kenef ve yüz numara olarak da bilinir. Modern tuvaletlerde insan ihtiyaçlarını gidermeye yarayacak ve
Kaynak: Tuvalet

Ancak ılıklık kısmından iki hela birimine geçildiği, sıcaklığın kare planlı olduğu, bunun solunda dikdörtgen planlı bir halvetin yer
Kaynak: İskenderpaşa Camii (Beykoz)

Hicabi Hoca;Evlatlarım hela çukuru dolmuş temizleyin der. talebeler şaşırır ama bişey diyemezler. Gönülsüz olarak temizlerler. ancak içlerinde
Kaynak: Bakışlar, Havsa

Karakter özellikleri: Det var för kallt och blodet levrades hela tiden. "Ben insan değilim! Bu bir rüya ve ben yakında uyanacağım!
Kaynak: Per "Dead" Ohlin