hemen zf. 1. Çabucak:
"Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz." -N. Hikmet. 2. Aşağı yukarı:
"Hayır, yalnız ben değilim onu beğenmeyen, sevmeyen, hemen kimse beğenmiyor o şairi, sevmiyor." -N. Ataç. 3. Yalnız, sadece. 4.
sf. Çok:
"Onun hemen yanında duran küçük kız başını önüne eğmiş, alt dudağını sarkıtmış, kırmızı ojeli parmaklarını kucağında kavuşturup taş kesilmişti." -E. Şafak.