çek kelimesinin Arapçalaştırılmış hâlidir ve sözlükte berat ,
hüccet , temessük , tapu tezkeresi ve kısaca yazılı belge anlamlarına gelir.
Kaynak: Sakk-ı Şer'îİtikâd, ibâdet ve muâmelâtta
hüccet olan mütevâtir sünnet , mutlaklık arz eder. Mütevâtir sünnetle açıklanmış bir hususa namaz rekatları
Kaynak: Müsned hadisBöyle bir ittifakın şer'an bir
hüccet sayılması bu ümmete İlâhi bir ikramdır. İcma-i ümmet için bir çok deliller getirilmiştir.
Kaynak: İcmaolacaklarını, bu yüzden onların iskânlarını kabul ettiklerini bildirirler ve her kaza buna dair ayrı ayrı birer
hüccet tanzim ederler (MAD ts.
Kaynak: Selamlı, BalışeyhBoz Ulus'un harbe iştirak edeceğine dair Konya'da tanzim olunan 1689 (Hicri 1101) tarihli vesika (
hüccet) eki defterde, zikredilmektedir..
Kaynak: AbacılıBir
hüccet yazılarak isyanciların elebaşlarının yakalanıp otoritelere teslim edilmesi emredildi. Sadrazam her gün konağında toplantı
Kaynak: Tabanıyassı Mehmed PaşaDevlet göçer konar hayatı sona erdirmek ve yerleşik hayata geçirmek için; 11 Ocak 1691'den itibaren çeşitli ferman,
hüccet ve emirler
Kaynak: Gökçeören, BalıkesirDevletin resmî ve sağlam belgeleri olduğu için, mahkemeler, bunları ve içindeki kayıtları, kesin
hüccet ve deliller olarak kabul etmiştir
Kaynak: Bozoğlu, ÇerkeşBuna dair 1694 Nisan ayı tarihini taşıyan Sandıklı kadısı tarafından bir
hüccet verilmişti. İsmi geçen oymak ve obalar Sandıklı
Kaynak: Çağlayan, DinarBu kişi düzenlediği sahte arz ve
hüccet lerle halktan yasa dışı para topluyor, zorla vergi alıyordu. Halkın şikayeti üzerine Osmanlı
Kaynak: Uşak (il)