Tabiî ki
ılımlı bir notaydı, ancak yapılması gereken bir hareketti.
Of course notaydı a moderate, but to act.
Kaynak: azinlikca.netEv sahibi ekibe karşı daha
ılımlı olan Collum, kartına başvurmamıştı.
The host team against the more moderate Collum, başvurmamıştı card.
Kaynak: fotospor.comArtan talep, artan bir arzla karşılanırsa fiyat artışları
ılımlı kalabilir.
Increasing demand, increasing supply and moderate price increases may be met.
Kaynak: haberturk.comYene başkan ve yönetim daha
ılımlı, daha anlayışlı.
Yen chairman and a more moderate, more insightful.
Kaynak: trtspor.com.trRuanda Soykırımı, Ruanda 'da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve
ılımlı Hutu 'nun, aşırı uç Hutular (Interahamwe )
Kaynak: Ruanda SoykırımıRockefeller Cumhuriyetçisi ya da liberal cumhuriyetçi, Amerikan Cumhuriyetçi Partisi 'nin liberal görüşlere
ılımlı yaklaşan grubunu
Kaynak: Rockefeller CumhuriyetçisiÇizgili ötleğen (Sylvia nisoria), doğu Avrupa boyunca ve
ılımlı Asya 'nın büyük kısmında yavrulayan ötleğengiller (Sylvidae) familya
Kaynak: Çizgili ötleğenKüçük akgerdan (Sylvia curruca), Avrupa 'nın
ılımlı kesimleri, güneybatısı hariç ve Batı ve Orta Asya'da bulunan ötleğengiller (Sylvidae)
Kaynak: Küçük akgerdanAhmed-i Zemci, Arap milliyetçisi olan Emevi Devleti 'nin yıkılıp, yerine Mezopotamya ve Anadolu halkları için daha
ılımlı olan Abbasi
Kaynak: Ahmed-i Zemcive köktendinci islamcıları destekledikleri Yeşil Kuşak Projesi 'ni revize ederek yerine
ılımlı islamın desteklenmesi fikrini geliştirdiler.
Kaynak: Ilımlı İslam1906'da SPD Yürütme Komitesi'ne seçildikten sonra, partinin sağ ve sol kanatları arasında
ılımlı bir çizgi izledi. Temmuz 1914'te
Kaynak: Hermann MüllerAynı yıl, Milliyetçi Hareket'in bünyesindeki
ılımlı reformcu siyasi oluşum İspanyol Halk Birliği 'nin kurucu üyesi ve daha sonra başkanı
Kaynak: Adolfo SuárezBöylece İngiliz yönetimini olduğu kadar
ılımlı toplumsal reformcuları da şiddetle eleştirmesiyle ünlenen Tilak, Batı'yı örnek alan
Kaynak: Bal Gangadhar Tilakgruplarla anlaşmazlığa düştü, anayasal monarşi içinde kurulacak bir demokrasi için barışçıl çabalar güden
ılımlı bir hareketi savunuyorlardı.
Kaynak: Şahpur BahtiyarTüm yetkileri kendi eline alan Sallal (18 Eylül 1966), monarşistlerin ve sürgündeki
ılımlı cumhuriyetçilerin ikili muhalefetiyle
Kaynak: Abdullah SallalFakat pratikte, güney yarımkürenin daha geniş olan okyanusların
ılımlı etkisi olarak, mevsimler her iki kürede de benzer olarak geçer.
Kaynak: Kuzey yarıküreLa telinden elde edilen sesler, tatlı ve
ılımlı duyulur. Re telinin gösterişsiz ama yumuşak bir rengi vardır. Sol teli çok zengin tınılar
Kaynak: Viyolaİsrail'in başbakanlığını yaptı. Filistin sorununa gençliğine göre daha
ılımlı bir yaklaşım sergiledi. 2004 yılında İsrail 'in
Kaynak: Ariel ŞaronTartışmalı bir dış politika izlemesine ve
ılımlı reformlarıyla liberalleri düş kırıklığına uğratmasına karşın, partiler arasındaki
Kaynak: Agostino DepretisAncak Meclis'te bu isteğini kabul ettiremeyince istifa etti ve yerine
ılımlı kişiliğiyle tanınan Fethi Okyar başbakanlığa getirildi.
Kaynak: Takrir-i Sükûn KanunuOnlar İngiliz sömürgeci yönetiminin ikna edilmesi gibi daha
ılımlı mücadele yöntemlerinden yanaydılar. Bu nedenle Kongre 1920'lerde fazla
Kaynak: Afrika Ulusal KonseyiBu karar, Jaurès önderliğindeki
ılımlı sosyalistler ile Jules Guesde'nin öncülük ettiği militan Marksist lerin birbirinden daha da
Kaynak: Aristide Briandılımlı bir dış politika izleyerek tarafsız kalmaya çalıştı, Lübnan da arabulucu luk rolü üstlendi, İran ve Irak arasındaki çatışmalarda
Kaynak: Fahd bin Abdülaziz Alman dışavurumcu sinema akımının bir örneği olan film aslında ekspresyonist olarak başlayıp daha
ılımlı bir şekilde biter. Sürekli
Kaynak: Metropolis (film)