bağlanmak (-e) 1. Bağlama işine konu olmak:
"Ceviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu." -O. Pamuk. 2. Sevmek, içten bağlı olmak:
"Ona bağlandığım kadar / Hiçbirine bağlanmadım / Sade kadın değil, insan" -O. V. Kanık. 3. Yalnızca belli bir işle uğraşmak. 4.
(nsz) Bir şey bir kimseye ayrılmak, tahsis edilmek:
"Gülseren Abla yiğit kadın, Yıldırım'ın ölümünden sonra, bağlanan emekli maaşını kabul etmedi." -A. Ümit. 5. Sözle veya yazılı olarak bir şeye bağlanmak, angaje olmak. 6.
(nsz) mec. Beklenen şey elde edilmez olmak.