ışıklanmak anlamı (nsz) Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak: "Bahçeye bir gölge düştü ama çok durmadı, ortalık yine ışıklandı." -N. Hikmet.
ışıklanmak eş anlamlısı
aydınlanmak (nsz) 1. Aydınlık olmak: "Sorgu odasından çıktığımda karanlık holün gün ışığıyla aydınlanmış olduğunu görüyorum." -A. Ümit. 2. mec. Bir sorun üzerine gereği kadar bilgi edinmek, tenevvür etmek: "Vatandaşın bunu bilmesi, aydınlanıp belli bir konuda bir senteze varabilmesi açısından yarar sağlayabilir." -A. Ağaoğlu.
ışımak (nsz) 1. Işıklanmak, aydınlanmak: "Yarın daha gün ışımadan kovduracağım onları obadan." -Y. Kemal. 2. Işık saçmak.