alınmak (nsz, -e) 1. Alma işi yapılmak:
"Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş." -H. R. Gürpınar. 2. Elde edilmek:
"Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak." -H. R. Gürpınar. 3.
(-den) Uyarlanmak. 4.
(-e, -den) mec. Bir sözün, bir davranışın kendisine söylediğini veya yapıldığını sanarak incinmek, kırılmak.
kırılmak (nsz) 1. Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak. 2. Bükülerek kat yeri oluşturmak. 3. Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek. 4.
(-e) Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek. 5. Kırgınlık duymak:
"Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor." -S. F. Abasıyanık. 6.
mec. Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak. 7.
mec. Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak:
"Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı." -P. Safa. 8.
(-den) mec. Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak. 9.
fiz. Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek.