kararsızlık is. 1. Kararsız olma durumu, tereddüt:
"Benim yerimde kim olsa başka türlü yapamayacağına emin olduğumdan bu kararsızlıklarımı mazur görüyorum." -R. H. Karay. 2. Düzensizlik, istikrarsızlık:
"Bu ne kararsızlık, ne döneklik, muttasıl dil değiştiriyoruz." -R. H. Karay.
kuruntu is. 1. Yanlış ve yersiz düşünce, evham:
"Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta." -A. Gündüz. 2. Bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, işkil, evham, vesvese:
"Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin kuruntusu seziliyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, vehim:
"Bu davranış yersiz kuruntuların tam bir panzehridir." -H. Taner.