kaynaşma is. 1. Kaynaşmak işi:
"Atmosfer karşılıklı anlayış ve kaynaşma atmosferi idi." -H. Taner. 2. Kalabalığın çok olduğu bir yerde kıpırdanma, hareketlilik:
"Don Luis bir iki rakam daha saymaya hazırlanmıştı ki kahvenin camı arkasından görünen sokakta ani bir kaynaşma oldu." -N. Hikmet. 3. Huzursuzluk:
"Bir gulgule, bir haykırışma, bir kaynaşmadır koptu." -N. F. Kısakürek.
uygunluk is. 1. Uygun olma durumu, yakışık, mutabakat, mukarenet. 2. Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı, agreman. 3.
db. Özne ile yüklemin veya bazı dillerde olduğu gibi sıfat ile adın, cins ve sayı bakımından birbirine uyması:
Öğretmen geldi. Öğrenciler ödevlerini yapmışlar gibi.