istatistik anlamı Fr.statistique
1. Bir sonuç çıkarmak için olguları yöntemli bir biçimde toplayıp sayı olarak belirtme işi, sayımlama: § "
Derhâl büyük ve sıhhatli istatistik hazırlayın." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 35. § "
Bunları, sosyolojinin muavinleri olan tarih, kavmiyat (etnografta) ve ihsaiyat (istatistik) ilimleri hazırlayarak sosyolojinin tetkikine arz eder." -Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, 9. § "
Bende sayıların, istatistiklerin, kurumsal kitapların dışına taşmış, daha doğrusu onları dibe döşeyerek kendi üste çıkıp oturan bir yan gelişiyor." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 106. § "
Bir tıbbi servis bu şifaları kaybeder ve istatistik tutar." -Peyami Safa, Din, İnkılap, İrtica, 158. § "
Zaten iyi kavrayamadığı teknik ziraat, ara sıra adetler, istatistikler, yerli yabancı tabirler ve makine isimleriyle büsbütün güçleştikçe..." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 65. § "
İstatistiklerin haber verdiğine göre nüfus-ı mevcudenin beşte üçü Müslümandır." -Ahmet Midhat Efendi, Kafkas, 24. § "
Vali Muhittin Bey'in umumî kâtipliğe yolladığı belediye istatistik kaleminden Halit Bey yardımı ile tasnif edilmiş, TDTC Arşivine konmuştur." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar IV, 47. § "
Ünlü doktorlarımızdan bir zat beni memnun etmek için bir istatistik yollamış." -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 253. §
"istatistik: Bir devlet veya memleketin vüsatini veya ahalisini ve mahsûlât-ı sınâiye ve zirâiyesini vesair ahvalini tayin ve tadat etmek fenni. (İhsaiyat)." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye. 2. Bir dizi olayın veya sayı ile gösterilen olguların yöntemli öbekleştirilmesine dayanan ve ilkelerini olasılık kuramlarından alan, matematiğin uygulamalı dalı, sayım bilimi.