çabukluk
is. Çabuk olma durumu, hız, sürat: "Her şey umulmaz bir çabuklukla yoluna girdi." -R. N. Güntekin.

hız
is. 1. Çabukluk, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." -F. R. Atay. 2. Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." -H. Taner. 3. Çaba, güç, gayret, takat. 4. fiz. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat.

sürat
is. 1. Hızlılık, çabukluk, ivinti. 2. fiz. Hız.

ırmak, daha yukarıdaki Piedmont bölgesinde bir dizi ivinti ve çavlan oluşturur; bunların en önemlisi 11 metre yüksekliğindeki Büyük Çavlandır.
Kaynak: Potomac Irmağı

Yukarı çığırında çavlanlar, aşağı çığırında ise ivinti yerleri bulunan nehir genellikle ulaşıma elverişsizdir. Torne Nehri sombalığı yla
Kaynak: Torne Nehri

Welf adlı küçük bir buharlı gemiyle Cubba Irmağından yukarı doğru çıktı. Bardera 'nın yukarılarındaki ivinti yerinde tekne batınca, Decken
Kaynak: Karl Klaus von der Decken

Turnu Severin 'deki Demir Kapı adlı ivinti yerinin doğusundadır. Damaskoslu Apollodoros tarafından gerçekleştirildiği sanılır.
Kaynak: Traianus Köprüsü

Paraná ve Uruguay nehirleri, ivinti yerleri, kıyıdilleri ve yataklarının yer değiştirmesi gibi nedenlerle ulaşıma fazla elverişli değildir.
Kaynak: Mesopotamia, Arjantin

Kayaç katmanlarındaki düzensizlikler nedeniyle nehir boyunca ivinti ve sığıklar bulunur. Dicle Nehri ise Türkiye 'den çıktıktan sonra
Kaynak: Irak coğrafyası