kabine anlamı Fr.cabinet
1. Bakanlar Kurulu: § "
… parlamento İngiliz parlamentosu hâlinde, kabine Anglo sakson kabinesi hâlinde kaldı." -Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, 69. § "
... gayrimüslim vatandaşların da kabineye girdiklerini...." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 238. § "
Biz buraya kabine buhranı çıkarmaya gelmedik." -
Reşat Nuri Güntekin, Tanrı Dağı Ziyafeti, 102. § "
Damat Ferit kabinesinde Maarif ve Dâhiliye nazırlıkları yapmış." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 46. § "
Malinov kabinesi tereddüt ve kararsızlıkla birçok kıymettar zamanlar kaybetti." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri III, 374. § " -
Protesto ederim! demekten ibaret kalmış olan İskolidis kabinesi yerine Zaimis'in: -Baş üstünde, efendim!" -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 156. §
"Kabinesini şu gördüğünüz Park Oteli binasının bar kısmı olan dairede topladı…" -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 128. § "
Fransız Kabinesi düştü düşecek, radyodan takip ediyoruz." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 22. 2. Hekim muayenehanesi. 3. Gemilerdeki küçük bölme, oda: § "
Bu zatlar Beykoz ile Köprü arasındaki bir saat bir Çeyrek zamanı bize hoş imrar ettirmemek için lütfen küçük kabineyi tahliye ederek bize pek büyük bir eser-i inayet gösterirler." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 9. § "
Yollarda iki gün gecikmiş bir telgraf, kabinenin düştüğünü Batum'a haber verdi." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 157. 4. Hela.