Mümtaz'er Türköne: İnsanın canını
acıtan ve kapanmayan yaralar bunlar.
Mümtaz'er Türköne: the human soul and the healing wounds are painful.
Kaynak: ajanskafkas.comAma boşluğun doldurulamayan Aile kavramı insanın içini
acıtan tarafıdır.
But it hurts the inside of the human side of the gap can not be filled family concept.
Kaynak: habercorlu.comDiğer önemli ve içimi
acıtan bir başka mesele de, ünlü süreç ile ilgilidir.
The other important issue, and smoking hurts another, the famous process.
Kaynak: odatv.comAcıtan bir gerçekliktir aslında, yaşlı adamın genç sevgilisine söyledikleri.
A painful reality that, in fact, the old man said the young lover.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr acısız veya çok az
acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak.
Kaynak: ÖtanaziTedavisi kalınlaşan sinirin
acıtan tarafının çıkartılması ya da çeşitli ilaçlar kullanmaktır. Kişi psikolojik destek alabilir.
Kaynak: Morton nöromasıCanımızı
acıtan ne öldürülen Alman genç kız, ne öldüren Türk genci ne de aşklarını gönüllerince yaşayamayan Aşkın ve Golmann.
Kaynak: Öykü Didem AydınO, kendisini sadece melodinin sesinin tanımlayabildiği, çok
acıtan tüm trajik hisleri temsil ediyor. Hepimizin şarkıyla başetmede bir
Kaynak: Street Spirit (Fade Out)Bu olayda elimizi
acıtan kuvvet tepki, levhayı büken kuvvet ise etkidir. Yatay bir zemine konulan cisim zemine ağırlığı kadar bir etki
Kaynak: Dinamik (fizik)olan Matthew Bellamy , grubu Muse 'un “insanın canını
acıtan” şarkı sözleri için şu yorumu getiriyor: Bellamy'nin gitar çalarken
Kaynak: Matthew BellamyOnun ölümü bugün bile kalbimi
acıtan bir şekilde gerçekleşti. Aslında kendisini kurtarabilirdi. Arkadaşlarına ve komutanına yardım etmek
Kaynak: Pier Paolo PasoliniCanımı daha da
acıtan bu özrün dün yapılması gerekiyor olmasıydı fakat teknik direktörüm kaptan olarak bunu engelledi ve bu daha da canımı
Kaynak: Patrice Evra