başlamak (-e) 1. Bir işe girişmek, harekete geçmek:
"Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı." -H. Taner. 2.
(nsz) Çalışır, işler, yürür duruma girmek:
"Bundan başka evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı." -H. E. Adıvar. 3. Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak:
"Şiirimiz milletimizin Anadolu'daki teşekkülü ile başlar." -Y. K. Beyatlı. 4. Görünmek:
"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." -S. F. Abasıyanık. 5. Etkisini göstermek:
"Kış başlarken yapraklar döküldü." -C. Uçuk. 6. Hoş olmayan bir davranışa koyulmak:
"Etraftaki çocuklar gene arsızlanmaya başladılar." -O. C. Kaygılı.
girişmek (-e) 1. Bir işi ele almak, bir işe teşebbüs etmek:
"Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." -H. Taner. 2. Kalkışmak. 3. Birbirine karışmak. 4.
mec. Dövmek. 5.
mec. Kavgaya tutuşmak.
yeltenmek (-e) Yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, heves etmek, meyletmek:
"Bu cehaletinizi bilmeden muharrirliğe yelteniyorsunuz." -H. R. Gürpınar.