karalamak (-i) 1. Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek:
Duvarı karalamışlar. 2. Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak:
Son iki satırı karalamalı. 3. Taslak olarak yazmak veya çizmek:
"Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı karaladıktan sonra kapının yavaşça gıcırdadığını işittim." -H. Z. Uşaklıgil. 4.
(nsz) Hızlı ve acele olarak yazmak:
"Birdenbire ayağa kalktı ve ayakta bir reçete karaladı." -S. F. Abasıyanık. 5.
mec. Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek.
yermek (-i) 1. Kötülüklerini söylemek, zemmetmek. 2. Birinin veya bir şeyin kusurlarını ortaya koymak, hicvetmek, övmek karşıtı. 3. Beğenmemek, hoşlanmamak, tiksinmek.