arı
(I) sf. 1. Temiz, münezzeh. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis. 3. Günahsız.

arı
(II) is. hay. b. Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica).

saf
(I) is. 1. Dizi, sıra: "Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." -E. E. Talu. 2. Grup.

saf
(II) sf. 1. Katıksız, arı, katışıksız, halis, has: Saf tereyağı. 2. mec. Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil: "Yenge, açık sözlü, saf bir kadıncağızdır." -R. N. Güntekin. 3. mec. İyi niyetli, art niyetsiz: "Senin bu kadar çocukça saf olduğunu bilmezdim." -P. Safa.

En arı (katışıksız) biçimleri elmas ve grafit tir; daha düşük arılık derecelerinde madenkömürün ün, kokkömürün ün ve odunkömürün ün
Kaynak: Karbon

Toplum konusunda genel bir kuram ileri süren ve biri felsefi ("doğal düzen") öbürü iktisadi ("katışıksız ürün") nitelikli iki temel kavrama
Kaynak: François Quesnay

Meksika'nın katışıksız Avrupa kökenli üst sınıfından bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Siyasette merkez-sol kanatta yer aldı ve
Kaynak: Gilberto Rincón Gallardo

ayaklanmanın doğrudan ve katışıksız bir ürünü değil, insan tutkularının ayrılmaz içsel bir parçası olan liberalizm in nihai sonucu olduğunu savundu.
Kaynak: Eduard Bernstein

Sorusuna karşılık;“Naif kelimesi Fransızca kökenlidir ve sözlük anlamı saf, temiz, katışıksız ve çocuksudur. Ne varki 'Naif Ressam'
Kaynak: Yalçın Gökçebağ

Aperitif (yemek öncesi iştah açıcı) olarak katışıksız içildiği gibi Manhattan gibi kokteyllerin de karışımında kullanılır. Not: "Martini",
Kaynak: Vermut

Eğer scene her anlamda katışıksız olarak kendi kurallarını uygulayabilmiş olabilseydi son kullanıcı durumunda olan insanların eline hiçbir
Kaynak: Scene (korsan)

İlk filmi olan ve senaryosunu Salvador Dali ile birlikte yazdığı Un Chien Andalou da; ve ikinci filmi olan L'Age d'Ôr da katışıksız bir
Kaynak: Luis Buñuel

Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanması, bu planla zafer kazanılacağına pek ihtimal vermeyen Paşa'yı katışıksız bir Mustafa Kemal hayranı
Kaynak: Yakup Şevki Subaşı