gaz(II)
is. 1. Normal basınç ve sıcaklıkta olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapma özelliğinde olan akışkan madde. 2. Gaz yağı, petrol:
"Aklıma geldi, kilerden bir teneke gaz çıkarttım." -A. Gündüz. 3. Sindirim borusunda, ağızdan yutulan hava ile mayalanma sonucu oluşan uçucu maddelerin karışması:
Midede gaz olmak. 4. Gaz lambası:
"Gözümü açtım ki gazlardan ikisi de sönmüş." -A. Rasim. 5. Doğal gaz.
gürültü is. 1. Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata:
"Gemi baş döndüren bir gürültüyle indi sulara." -Ç. Altan. 2.
mec. Birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma:
İşçiler arasındaki gürültü. patırtı is. 1. Pat pat çıkan sesin adı:
"Dışarıdan akseden birtakım motosiklet patırtılarıyla ikimiz birden yerimizden fırlayıp merdiven başına koştuk." -Y. K. Karaosmanoğlu. 2. Herhangi bir biçimde veya ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü. 3. Gürültülü çatışma, arbede:
"Bütün bu patırtının içinde, arkadaşıma bir sokak başında rastladım." -S. F. Abasıyanık.
yel is. 1. Rüzgâr. 2.
hlk. Romatizma ağrısı. 3.
hlk. Kalın bağırsaktaki gaz.