Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kazımak ne demek?

 - 5 sözlük, 8 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

kazımak anlamı
kazmak ve eşmek, deşmek, kazımak

Güncel Türkçe Sözlük

kazımak anlamı
(-i) 1. Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak: Tahtanın boyasını kazımak. 2. Bir araç kullanarak silmek, çıkarmak: O daktilo yanlışını iğneyle kazıyarak düzeltebilirsin. 3. Sertçe ovmak. 4. Tıraş etmek: Sakalını kazımak. 5. (nsz) Metal bir yüzey üstüne sert bir araçla şekil çizmek, yazı yazmak, nakşetmek: Mühür kazımak. 6. mec. Aslını, kökünü çok detaylı araştırmak: "Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız Altında gorili bulursunuz, derler." -H. C. Yalçın. 7. tıp Vücuttaki yabancı bir cismi hasta, zararlı veya istenmeyen bir organı almak, temizlemek, yok etmek: Çıbanı kazıyarak aldılar.

Tarama Sözlüğü

kazımak anlamı
1. Tırmalamak, tahriş etmek. 2. Tıraş etmek. 3. Kazmak

Türkçe - İngilizce

kazımak anlamı
fiil
1) scrape
2) scratch
3) inscribe
4) sTamp
5) incise
6) rub
7) erase
8) grave
9) scratch out
10) delete
11) rub out
12) scratch along
13) strip

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

kazımak anlamı
Soymak, önem vermek.

*Mudanya -Bursa
-Samsun
*Bor -Niğde
-Adana

kazımak anlamı
Saz çalmak.

-Bursa

kazımak anlamı
Süt, mahallebi ve yemek pişerken tencerenin dibinde yanan, yapışkan kısmı.

Darıveren *Acıpayam -Denizli

kazımak anlamı
Önem vermek, önemsemek: Yanına gittim de beni hiç kazımadı.

Konya

kazımak eş anlamlısı

çıkarmak
(-den) 1. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak: "Çantasından çok sayfalı, maroken kaplı küçük bir defter çıkardı." -Ö. Seyfettin. 2. (-i) Sonunu getirmek: Bu para ile ayı çıkarırız. 3. (-i) Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. 4. (-i) Bulmak, ortaya koymak: Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak. 5. (-i) Hatırlamak: "Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım." -N. Cumalı. 6. (-i, -den) Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek: Öfkesini benden çıkardı. 7. (-i, -den) Sağlamak, elde etmek: Ekmeğini taştan çıkarmak. 8. (-i, nsz) Gibi göstermek, bir davranış yüklemek: Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak. 9. Sindirim yolundan dışarı atmak: "Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı." -İ. O. Anar. 10. İlgisini keserek uzaklaştırmak. 11. (-i) Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak: "İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti." -S. F. Abasıyanık. 12. (-i) Yayımlamak: "Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı." -O. S. Orhon. 13. (-i) Gidermek: Lekeyi çıkarmak. 14. (nsz) Sebep olmak, yol açmak: "Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı." -R. H. Karay. 15. (nsz) Yapmak, üretmek: Bu terzi çok iş çıkarıyor. 16. (-e, nsz) Sunmak: Konuklara çerez çıkardı. 17. (-e, -i) Göstermek: "Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın." -M. Ş. Esendal. 18. (-i, -le) Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak: "Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..." -H. Taner. 19. (nsz) Yollamak, göndermek: Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti. 20. (nsz) Boşaltmak: "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." -R. H. Karay. 21. (nsz) Resim yapmak. 22. (nsz) Fotoğraf çektirmek. 23. (-i) mec. Söylemek: "Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır." -O. C. Kaygılı. 24. (-i, -den) mat. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.
temizlemek
(-i) 1. Arıtmak: "Yeşil alanların, parkların, koruların klorofili kirli havayı süzer, temizler." -H. Taner. 2. Sakıncalı, pürüzlü bir işi olumlu sonuçlandırmak. 3. mec. Bitirmek, tüketmek: Bir aylık iş vardı, bir haftada temizledim. Bir tepsi böreği temizledi. 4. argo Öldürmek, yok etmek: "İntihar etmeden önce de yargıcı temizleyecekti." -Ç. Altan. 5. argo Kumar oyunlarında öbür oyuncuların bütün paralarını almak. 6. tıp Bir yaranın, bir dokunun sağlam olmayan bölümlerini neşter veya bıçakla kesmek.
yok etmek
varlığına son vermek, ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek: "Kurtulmak için ya yok olmalı ya yok etmeli." -A. İlhan.

"kazımak" için örnek kullanımlar

Kepçe hareket halinde yukarı konumda dururken toprak yüzeyini kazımak için bir miktar aşağıya indirilir. Kepçenin hareketi daha önceleri
Kaynak: Buldozer
Kırılmış camı değiştirmek için,önce çerçevede kalan bütün cam parçalarını temizlemek,eski macunları kazımak,sonra istenen boyutlarda yeni
Kaynak: Camcı
Sonra, hepisini beyazlayıncaya kadar, bıçakla kazımak gerekir. Ayakların kıl dağarcığı çıkarılır. Bir müddet suda ıslattıktan sonra,
Kaynak: Kelle paça
Fenerbahçe sezonu şampiyonlukla sonlandırdı ve ismini şilde kazımak için Galatasaray'dan istedi. Fakat Galatasaraylı bazı yöneticiler
Kaynak: İstanbul Futbol Ligi
Hatta Dava Partisi'nin silahlı direnişin kökünü kazımak konusunda ABD ile işbirliği yapmış olabileceği söylentileri vardı. Dava Partisi 13
Kaynak: Dava Partisi
Capone bunun yerine röntgenci ve kendi işini yapan bir fotoğrafçı olan Harlen Maguire'i Sullivanların kökünü kazımak için tuttu.
Kaynak: Azap Yolu
Belgeselde Lucy ve Hannah hergün erken kalkıp ciltlerini yumuşatmak ve üretilen fazla keratini ciltlerinden kazımak için 2 saat banyo
Kaynak: Harlequin tipi iktiyozis
Paraların kenarının kesilip değerlerinin düşürülmesi tehlikesine karşı da buraya çentikler yapmak, tırtıklar açmak ya da bir yazı kazımak
Kaynak: Madenî para
Sonra İzmiroglarının kökünü kazımak hedefiyle, bir kara ordusuyla uzun süren bir uğraştan sonra 1426'da Cüneyd Bey, ailesi ve hanedanının
Kaynak: II. Murad
Balığın pullarını (c'egguuze) kazımak için u'el c'elgguusi adı verilen alet kullanılır. Som gibi iri balıklar bıçakla kuyruğu hariç
Kaynak: Ahtnalar
Ersün: Hamur teknesini kazımak, hamuru yumaklık kadar kesmek için kullanılan çok keskince olan üçgen biçiminde olan saplı demir.
Kaynak: Köseler, Gümüşhacıköy
20 Aralık 2001 tarihli BM kararı; "Terörizmin kökünü kazımak için, Birleşmiş Milletler Tüzüğü'ne bağlı kalarak, 12 Eylül 2001 tarihli
Kaynak: Afganistan Savaşı
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.