kılükal, -li anlamı is. (kı:lüka:l) esk. Dedikodu, söylenti: "Aşk imiş her ne var âlemde / İlm bir kılükal imiş ancak." -Fuzuli..
kılükal eş anlamlısı
dedikodu is. Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kılükal: "Zaten ufacık mahalle, dedikodu desen diz boyu." -E. Şafak.
söylenti is. Ağızdan ağıza dolaşan, kesinlik kazanmayan haber, rivayet: "Önce kulaktan kulağa fısıldanan bu söylentilerin meclis kürsülerinde açıkça ifade edildiği oluyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu.