kırpmak (-i) 1. Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak. 2. Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak:
"Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi." -Ö. Seyfettin. 3.
(-den) mec. Kesinti yapmak, tutumlu davranmak:
"Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm." -Y. Z. Ortaç.