Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kırınmak ne demek?

 - 5 sözlük, 5 sonuç.

BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü

kırınmak anlamı
Anadolu'da dans etmek anlamında kullanılır.

BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü

kırınmak anlamı
(T.K.O.):Anadolu'da dans etmek anlamına.

Divanü Lügati't-Türk

kırınmak anlamı
soyar veya kazır görünmek

Güncel Türkçe Sözlük

kırınmak anlamı
(nsz) 1. Yürürken salınmak. 2. hlk. Oynamak, raks etmek.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

kırınmak anlamı
Oynamak, raksetmek.

Maksutlu *Şarkışla -Sivas
Pirlerkondu *Ermenek -Konya

kırınmak eş anlamlısı

oynamak
(nsz) 1. Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak: "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." -H. R. Gürpınar. 2. Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek: "Babalar çocuklarının yanında rakı içer, kumar oynarsa çocuklar da ayyaş ... olurlar." -B. Felek. 3. Kımıldamak, hareket etmek. 4. (-le) Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. 5. Bir film, oyun vb.nde rol almak: "Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı." -Y. Z. Ortaç. 6. Film gösterilmek: Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor? 7. Tiyatro eseri sahneye konmak: "Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış." -M. Ş. Esendal. 8. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek: "Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim." -P. Safa. 9. Sarsılmak, yeri değişmek: Depremde yapı oynadı. 10. Sporla ilgili çalışmalara katılmak: Tenis oynamak. 11. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak: "Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti." -R. H. Karay. 12. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak: "Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." -N. Cumalı. 13. Değişiklik göstermek: Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar. 14. (-le) Tehlikeye düşürmek: Benim sağlığımla oynama. 15. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. 16. (-le) mec. Rastgele yön vermek, aldatmak: Talih bizimle oynuyor. 17. (-le) mec. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak: Koca adamla oynamaya utanmıyor musun? 18. mec. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. 19. mec. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek: Muhasebeci hesaplarla oynamış.
raks etmek
oynamak, dans etmek: "Bu küçücük yaramaz, koşar gibi, sıçrar gibi, herkes eğlenir gibi ayaklarını çarparak memnun, güle güle raks ediyordu." -H. C. Yalçın.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.