Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

oynamak ne demek?

 - 8 sözlük, 11 sonuç.

BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü

oynamak anlamı İng. play, act Alm. darstellen, spielen Fr. jouer İtl. recitare
Oyuncunun gerekli ses uygulayımı ve gövde hareketleri ile bir oyun kişisini canlandırması ya da göstermesi.

BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü

oynamak anlamı İng. play, act Osm. temsil etmek, rolü yapmak Alm. spielen, darsteilen Fr. jouer, interpréter
Sinem./TV. Oyunluktaki belirli bir kişiyi canlandırmak.

BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü

oynamak anlamı İng. play, act Alm. Spielen Fr. jouer
Oyuncunun çeşitli ses, el, kol, mimik anlatmalariyle bir kişiyi canlandırması ya da göstermesi. Bir tiyatro yapıtındaki belli bir karakteri canlandırmak ya da bir tipi göstermek.

Divanü Lügati't-Türk

oynamak anlamı
oynamak

Güncel Türkçe Sözlük

oynamak anlamı
(nsz) 1. Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak: "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." -H. R. Gürpınar. 2. Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek: "Babalar çocuklarının yanında rakı içer, kumar oynarsa çocuklar da ayyaş ... olurlar." -B. Felek. 3. Kımıldamak, hareket etmek. 4. (-le) Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. 5. Bir film, oyun vb.nde rol almak: "Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı." -Y. Z. Ortaç. 6. Film gösterilmek: Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor? 7. Tiyatro eseri sahneye konmak: "Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış." -M. Ş. Esendal. 8. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek: "Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim." -P. Safa. 9. Sarsılmak, yeri değişmek: Depremde yapı oynadı. 10. Sporla ilgili çalışmalara katılmak: Tenis oynamak. 11. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak: "Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti." -R. H. Karay. 12. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak: "borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." -N. Cumalı. 13. Değişiklik göstermek: Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar. 14. (-le) Tehlikeye düşürmek: Benim sağlığımla oynama. 15. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. 16. (-le) mec. Rastgele yön vermek, aldatmak: Talih bizimle oynuyor. 17. (-le) mec. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak: Koca adamla oynamaya utanmıyor musun? 18. mec. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. 19. mec. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek: Muhasebeci hesaplarla oynamış.

Tarama Sözlüğü

oynamak anlamı
1. Harcamak. 2. Güreşmek.

Türkçe - İngilizce

oynamak anlamı
fiil
1) play
2) play with
3) play on
4) play at
5) act
6) move
7) toy
8) play around
9) perform
10) perform
11) hop
12) dance
13) portray
14) enact
15) work
16) juggle
17) frisk
18) play upon
19) monkey
20) budge
21) jig
22) playact
23) represent
24) interpret
25) place one's bet
kelime öbeği
1) shake a leg
2) mess about

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

oynamak anlamı
Evlilik dışı cinsel ilişki kurmak.

-Gümüşhane
İrişli Bayburt *Sarıkamış, *Selim -Kars

oynamak anlamı
Toprak yarılmak, kaymak.

Hacıilyas *Koyulhisar -Sivas

oynamak anlamı
< ET oynamak: oynamak. || gözi oynamak:: kagış sözü olarak kullanılır || it oynamiş yonca tarlasi: karma karışık
oynamak anlamı
1. Sergilemek, (hileli) hareket etmek. 2. Oynamak

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

oynamak eş anlamlısı

aldatmak
(-i) 1. Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. 2. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak: "Üç defadır bu yezit beni aldatıyor." -B. Felek. 3. Birine verilen sözü tutmamak: Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi. 4. Yalan söylemek. 5. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek: "Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor." -Y. K. Beyatlı. 6. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek: "Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır." -P. Safa. 7. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. 8. Oyalamak, avutmak.
hareket etmek
1) yola gitmek, yola çıkmak: "Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı?" -Ö. Seyfettin. 2) vücudu oynatmak, kıpırdatmak veya kımıldamak, devinmek; 3) davranmak: "İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?" -H. E. Adıvar. 4) fiz. devinmek.

"oynamak" için örnek kullanımlar

En son gitti kendisi attı ki, o takımda o futbolu oynamak kolay değil.
Latest went threw himself, he football team, it's not easy to play.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr
Steaua son kozlarını oynamak zorunda ama savunmada da açıklar verdi.
It also explains the last trump card to play, but the defense gave Steaua.
Kaynak: fanatik.com.tr
G.Saray'ın yapması gereken şey kontrollü biçimde kendi oyununu oynamak.
G. House 's nothing else to do controlled manner to play his own game.
Kaynak: spor.gazetevatan.com
Son iki iç saha maçını taraftarımız olmadan oynamak çok zordu.
The last two home football game was very difficult to play without supporters.
Kaynak: fotomac.com.tr
Sistemle oynamak ya da sistemi kötüye kullanma, sistemi korumak için konulmuş prosedür ve kuralları manipüle ederek sistemden istenilen
Kaynak: Sistemle oynamak
Z8Games ücretsiz oyun oynamak için yüksek kalite konusunda uzmanlaşmış bir oyun portalıdır. Kuruluş yeri Kanada 'nın Toronto şehridir.
Kaynak: Z8Games
1945 yılında Atatürk Stadı hizmete açıldığı zaman ilk maçı oynamak üzere o zamanın iki ünlü takımı olan Akınspor ve Acaridmanyurdu, karşı
Kaynak: Nurettin Sezgiç
Kulüp her ne kadar futbol oynamak için kurulmuşsa da 1940'lı yıllarda yeni spor dallarını da bünyesine katmaya başlamıştır.
Kaynak: Valur
Turnuvaya katılım göstermek için ev sahibi ülke dışında kalan takımlar ön eleme oynamak mecburiyetindedir. Avrupa Futbol şampiyonasını
Kaynak: Avrupa Futbol Şampiyonası
Nick Bollettieri Tenis Akademisi'nde oynamak için 8 yaşındayken Amerika Birleşik Devletleri 'ne göç etti. 3 Temmuz 2004'te Serena Williams
Kaynak: Mariya Şarapova
kelimesi bilinen sözlük anlamları dışında yörede ; "el ele tutuşmak, birliktelik, bağlamak, topluluk, birlikte oynamak" gibi manalarda yorumlanır
Kaynak: Erzurum barı
Ayrıca Karayip Korsanları'nın son filmi Karayip Korsanları Gizemli Denizlerde filminde oynamak için 55 milyon dolar alarak bir film için
Kaynak: Johnny Depp
stadın bombalanması nedeniyle 1941 'den 1949 'a kadar Manchester United , maçlarını Manchester City ile Maine Road 'da oynamak zorunda kalmıştır.
Kaynak: Old Trafford
Sözlerinden de anlaşılacağı gibi Adi oyunu oynamak istemeyen şarkıcı elinde olmadan artık farklı hissetmekte ve aşık olduğu kadını hayal
Kaynak: Wicked Game
1990 'da Litvanya bağımsızlığını yeniden kazandıktan sonra, ulusal takım çoğunlukla 1989 yılında NBA 'da oynamak için Sovyetler
Kaynak: Litvanya Millî Basketbol Takımı
Yine bu huzureviyle ilgili haberler sırasında son isteğinin "Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım 'ı oynamak" olduğunu belirtmiştir 1996
Kaynak: Aliye Rona
kazanmasıyla birlikte 1993 'de aldığı teklif ile Frame adlı bir dizide oynamak için Amerika 'ya gitti. Javier Bardem ile 14 Temmuz 2010 '
Kaynak: Penélope Cruz
INTERPOL politik anlamda tarafsız bir rol oynamak zorunda kaldığı için, anayasası teşkilatın birkaç üye ülkeyi kapsamayan, politik, askeri
Kaynak: Interpol
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.