Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

ardılmak ne demek?

 - 3 sözlük, 6 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

ardılmak anlamı
(-e) hlk. 1. Birisinin sırtına asılmak. 2. Sataşmak, çatmak. 3. mec. Musallat olmak, asılmak, takılmak.

Tarama Sözlüğü

ardılmak anlamı
Üstüne atılmış olmak, dolanmış olmak.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

ardılmak anlamı
1. Abanmak, yaslanmak, dayanmak, yüklenmek. 2. Asılmak, tutunmak, tırmanmak, takılmak, çıkmak. 3. Atılmak, saldırmak. 4. Binmek. 5. Uzanmak. 6. Sarkmak. 7. Eğilmek. 8. Yüzüstü kapanmak. 9. Yıkılmak.
ardılmak anlamı
1. Sataşmak, çatmak, karşı gelmek. 2. Üstünde kalmak, asılmak: Kız usta oğlana ardıldı. 3. Kaçarken dönüp karşı koymak. 4. Peşe düşmek. 5. Aleyhinde bulunmak, takip etmek. 6. Alay etmek, kızdırmak. 7. Şakalaşmak. 8. Eziyet etmek. 9. Konuşan ya da ağız kavgası yapan iki kişi arasına girmek.
ardılmak anlamı
Birisine yük olmak.

Karamanlı *Tefenni -Burdur
Yeşilyuva *Acıpayam -Denizli
Karakuş bucağı köyleri *Ünye -Ordu
*Fethiye köyleri -Muğla

ardılmak anlamı
Birinin üstüne abanmak

*Manyas Balıkesir
*Güdül ve köyleri Ankara

ardılmak eş anlamlısı

çatmak
(-i) 1. Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak: "Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var." -F. R. Atay. 2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak: "Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar." -L. Tekin. 3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek: "Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık" -M. A. Ersoy. 4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek. 5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak. 6. (-e) Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak: "Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu." -R. H. Karay. 7. (-e) Yazıyla veya sözle sataşmak: "Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur." -M. Ş. Esendal. 8. (-e) Rastlamak, karşılaşmak: "Nerden çattım böylesi bir güzele..." -C. S. Tarancı. 9. (nsz) Sırası gelmek, zamanı gelmek: "Bir karara varma zamanı gelip çatmıştı." -C. Uçuk. 10. (-e) huk. Gemiler birbirine çarpmak.
sataşmak
(-e) 1. Bir kimseyi rahatsız edecek davranışta bulunmak, musallat olmak: "Edepsiz bir sarhoş, eskiden tanıdığı bir kadına sataşıyor." -N. Cumalı. 2. Sarkıntılık etmek: "Ne münasebet, gider de komşunun hizmetçi kızına sataşırsın!" -M. Ş. Esendal.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.