kızdırma ne demek?
- 4 sözlük, 6 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
kızdırma anlamı
is. 1. Kızdırmak işi. 2. Üzüm çubuklarını köklendirmek için yere gömme, daldırma. 3. hlk. Yüksek vücut ısısı, ateş.
is. 1. Kızdırmak işi. 2. Üzüm çubuklarını köklendirmek için yere gömme, daldırma. 3. hlk. Yüksek vücut ısısı, ateş.
Tarama Sözlüğü
kızdırma anlamı
Hastalık ateşi
Hastalık ateşi
Türkçe - İngilizce
kızdırma anlamı
isim
1) aggravation
2) baiting
3) making hot
4) making angry
5) annoyance
6) provocation
7) aggro
isim
1) aggravation
2) baiting
3) making hot
4) making angry
5) annoyance
6) provocation
7) aggro
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
kızdırma anlamı
1. Ateş, yüksek vücut ısısı. 2. Sıtma : Çocuğu kızdırma tuttu.
1. Ateş, yüksek vücut ısısı. 2. Sıtma : Çocuğu kızdırma tuttu.
kızdırma anlamı
Üzüm çubuklarını köklendirmek için yere gömme işlemi, daldırma.
Üzüm çubuklarını köklendirmek için yere gömme işlemi, daldırma.
*Ermenek -Konya
*Mut -İçel
kızdırma anlamı
Sirke yapmak için üzüm cibresinin üzerine su dökülüp örtülerek ekşimeye bırakılması işlemi : Kızdırma sirke çabuk oluyor.
Sirke yapmak için üzüm cibresinin üzerine su dökülüp örtülerek ekşimeye bırakılması işlemi : Kızdırma sirke çabuk oluyor.
Uluğbey *Senirkent -Isparta
kızdırma eş anlamlısı
ateş
is. 1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr: Uygarlık ateşten doğmuştur. 2. Tutuşmuş olan cisim. 3. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç: Yemeği ateşten indirdim. 4. Patlayıcı silahların atılması: Top ateşi geceye kadar sürdü. 5. Vücut ısısı: "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." -S. F. Abasıyanık. 6. mec. Öfke, hırs, hınç: "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." -T. Buğra. 7. mec. Coşkunluk: "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." -H. E. Adıvar. 8. mec. Tehlike, felaket: Kendinizi ateşe atıyorsunuz. 9. mec. Büyük üzüntü, acı: "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ." -H. R. Gürpınar.
is. 1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr: Uygarlık ateşten doğmuştur. 2. Tutuşmuş olan cisim. 3. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç: Yemeği ateşten indirdim. 4. Patlayıcı silahların atılması: Top ateşi geceye kadar sürdü. 5. Vücut ısısı: "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." -S. F. Abasıyanık. 6. mec. Öfke, hırs, hınç: "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." -T. Buğra. 7. mec. Coşkunluk: "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." -H. E. Adıvar. 8. mec. Tehlike, felaket: Kendinizi ateşe atıyorsunuz. 9. mec. Büyük üzüntü, acı: "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ." -H. R. Gürpınar.
"kızdırma" için örnek kullanımlar
Kurutma ve Kızdırma: Yıkanmış çökelti, tartma işleminden önce su ve uçucu maddeleri gidermek için kurutulur veya kızdırılır. ise kızdırma
Kaynak: Gravimetri
Kaynak: Gravimetri
Caligula'nın Incitatus'a karşı davranışları, bir delilik kanıtından ziyade Senato ile alay etme ve kızdırma olarak kabul edilebilir.
Kaynak: Incitatus
Kaynak: Incitatus
Bazı motorlarda silindir içinde bulunan kızdırma bujileri denen küçük elektrikli ısıtıcılar, çalıştırmak için silindirleri önceden
Kaynak: Dizel motor
Kaynak: Dizel motor
Cihat Tamer | "Şükrü kızdırma beni patlatırım suratına bir tane" Şevket Başaran (1989-1991) | Engin Şenkan | Şevket Başaran (1991-2002
Kaynak: Bizimkiler (dizi)
Kaynak: Bizimkiler (dizi)
Edimsöz eylemden gelen etkinin sağlanması, örneğin inanma, fikrinden cayma, kızdırma, güvenini sarsma, kalbini kırma, teselli etme.
Kaynak: John Searle
Kaynak: John Searle
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
