düşünce is. 1. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, mülahaza, ide, idea:
"Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur." -T. Buğra. 2. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. 3. Niyet, tasarı. 4.
mec. Tasa, kaygı, sıkıntı:
Sınıfta kalma düşüncesi uykumu kaçırdı. 5.
fel. İlke, yönetici sav.
niyet is. 1. Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat:
"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." -A. Ümit. 2. Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası. 3.
din b. Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama.
yeti is. fel. 1. İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke:
"Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz." -A. Erhat. 2.
ruh b. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke.