çarpık sf. 1. Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı:
"İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu." -Ç. Altan. 2.
mec. Kötü:
"Böylesi anlarda, diziyi çarpık bir nazarla takip etmekten geri duramıyor." -E. Şafak. 3. Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan. 4.
zf. mec. Aksi, ters, huysuz bir biçimde:
"Nedense Makbule, bu davetten çarpık dönüyordu." -R. N. Güntekin.