çarpık ne demek?
- 4 sözlük, 4 sonuç.BSTS / Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Terimleri Sözlüğü
çarpık anlamı İng. swayback
Enzootik ataksi.
Enzootik ataksi.
BSTS / Patoloji Terimleri Sözlüğü
çarpık anlamı İng. swayback
bakınız» enzootik ataksi.
bakınız» enzootik ataksi.
Güncel Türkçe Sözlük
çarpık anlamı
sf. 1. Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı: "İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu." -Ç. Altan. 2. mec. Kötü: "Böylesi anlarda, diziyi çarpık bir nazarla takip etmekten geri duramıyor." -E. Şafak. 3. Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan. 4. zf. mec. Aksi, ters, huysuz bir biçimde: "Nedense Makbule, bu davetten çarpık dönüyordu." -R. N. Güntekin.
sf. 1. Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı: "İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu." -Ç. Altan. 2. mec. Kötü: "Böylesi anlarda, diziyi çarpık bir nazarla takip etmekten geri duramıyor." -E. Şafak. 3. Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan. 4. zf. mec. Aksi, ters, huysuz bir biçimde: "Nedense Makbule, bu davetten çarpık dönüyordu." -R. N. Güntekin.
Türkçe - İngilizce
çarpık anlamı
sıfat
1) crooked
2) warped
3) skew
4) irregular
5) wry
6) awry
7) cockeyed
8) curved
9) paralysed
zarf
1) askew
2) agley
sıfat
1) crooked
2) warped
3) skew
4) irregular
5) wry
6) awry
7) cockeyed
8) curved
9) paralysed
zarf
1) askew
2) agley
çarpık eş anlamlısı
kötü
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
çarpık zıt anlamlısı
doğru
sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." -A. Gündüz. 4. is. Gerçek, hakikat: "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." -N. Ataç. 5. is. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: "Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu." -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." -A. Gündüz. 4. is. Gerçek, hakikat: "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." -N. Ataç. 5. is. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: "Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu." -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
"çarpık" için örnek kullanımlar
Yıllardır bu çarpık tablo devam ediyor ve kimse çözüm bulamıyor.
For years it continues to skew the table, and no one can not find a solution.
Kaynak: ozgurkocaeli.com.trTarihi dokudaki evler yıkılmış yerine çarpık yapılar yapılmıştı.
Date of distorted structures instead of demolished houses made of tissue.
Kaynak: haberler.comBu çarpık algıyı ancak LBGTT'lerin örgütlü mücadelesi değiştirebilir.
This distorted perception may change, but the organized struggle of LBGTT'lerin.
Kaynak: aksam.com.trBu durum ülkenin çarpık büyümesi ve toplum bilinci ile paralellik taşıyor.
This is in line with the country's skewed growth and community awareness.
Kaynak: kibrispostasi.com24 Haziran 1911 - ö.17 Temmuz 1995), "El Chueco" (çarpık bacaklı) ya da "El Maestro" (Master, usta) takma adlı Formula 1 'in ilk on yılını
Kaynak: Juan Manuel Fangio
Kaynak: Juan Manuel Fangio
Mahallede çarpık kentleşme hadsafhadadır. Doğanlar Kilisesi(Timios Stavros rum kilisesi) gibi birkaç tane tarihi bina ilgisizlik yüzünden
Kaynak: Doğanlar, Bornova
Kaynak: Doğanlar, Bornova
Büyüklüğü 5-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek
Kaynak: Ihlamur
Kaynak: Ihlamur
basımına (1926 ) yazdığı gözbağcılık maddesinde, başarısını bir ölçüde büyük fiziksel gücüne ve hafif çarpık bacaklı oluşuna bağlıyordu.
Kaynak: Harry Houdini
Kaynak: Harry Houdini
Merkez mahallesi oldukça dağınık ve çarpık bir kentleşmeye sahiptir. Atakent Mahallesi ise TOKİ tarafından birçok konut inşaatının devam
Kaynak: Halkalı, Küçükçekmece
Kaynak: Halkalı, Küçükçekmece
Türkiye siyasi yapısındaki çarpık karakterleri hicveder. Zübük, Zeybek sözcüğünden ses benzeşimiyle, Aziz Nesin tarafından yaratılmış bir
Kaynak: Zübük (film)
Kaynak: Zübük (film)
Diğer iki Sannin olan Tsunade ve Jiraiya 'ya göre daha zeki ve yetenekli olmasına karşın, çarpık ve sapkın bir kişiliğe sahiptir.
Kaynak: Orochimaru (Naruto)
Kaynak: Orochimaru (Naruto)
Bu gökadalardaki etkileşim belirtileri, çarpık bir disk veya büyük parlak bir çubuk şeklinde kendini gösterir. Grubun en parlak üyesi 11,8
Kaynak: NGC 3190 Grubu
Kaynak: NGC 3190 Grubu
yoksul ama namuslu bir ailenin yakışıklı oğluyla varlıklı ama görgüsüz bir alenin şımarık kızı arasındaki evliliğin çarpık sonuçlarını sergiler.
Kaynak: İspinozlar
Kaynak: İspinozlar
Nüfusu 65000 olan Kapaklı Belediyesi hızlı ve çarpık bir şekilde sanayi sayesinde büyümüş ve nüfusu son 10 yılda önlenemez hale gelmiştir
Kaynak: Kapaklı, Çerkezköy
Kaynak: Kapaklı, Çerkezköy
Çiçekler 4 mm uzunluğunda kaliks yeşil koralla kahverengi, 4 çarpık siyah loplu, kahverengi orta damarlı ve beyaz stamen lidir.
Kaynak: Dar yapraklı sinirli ot
Kaynak: Dar yapraklı sinirli ot
izinsiz ve imarsız yapıları kötü bir izlenim oluşturmuş olsada ortaseki halkının girişimleriyle bu çarpık yapılaşmaya dur denilebilmiştir.
Kaynak: Sarıçiçek Yaylası (Koyulhisar, Sivas)
Kaynak: Sarıçiçek Yaylası (Koyulhisar, Sivas)
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
