iyi sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı:
 "Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." -F. R. Atay. 2. Bol, yararlı, kazançlı:
 İyi yağmur yağdı. 3. Çok:
 İyi para kazandı. 4. Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren:
 İyi haber. 5. Esen, sağlıklı:
 "İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz." -N. F. Kısakürek. 6. Yerinde, uygun:
 İyi bir cevap. 7. Doğru olan:
 İyisi bu işe karışmamaktır. 8. Yeterli, yetecek miktarda olan:
 Bu yün, hırka için iyidir. "Annemin simasını şimdi iyi hatırlayamıyorum." -Y. K. Beyatlı. 9.
 is. Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not. 10.
 zf. İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde:
 İyi konuştu. "Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar." -M. Ş. Esendal.